Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Baldassare

Baldassare
Bir kitabı okumaya başladı
Size Pandispanya Yaptım
Size Pandispanya YaptımMario Levi
6.5/10 · 85 okunma
Reklam
424 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
kirmizi kazak
Kahvelerime eşlik eden uzun soluklu bir okuma oldu.Sonlara yaklaşırken hiç bitmese dedim. Yazar kitaplar ,karakterler, mekanlar ve duygulardan bahsederken bana yaşlandığımi hissettirdi.Her yerden anı yığıldı önüme.Iyiki okudum.Tekrar tekrar okunur.
Kırmızı Kazak
Kırmızı KazakMeltem Gürle · Can Yayınları · 2016191 okunma
Bütün iyi okuyucular bilir ki, bir kitaba dair fikir edinmenin en isabetli yöntemi, onu açıp okumaya başlamaktır. İlk birkaç sayfadan sonra hâlâ okumak istiyorsanız, o kitap sizinle gelecek demektir. Kapağında ne yazarsa yazsın.
Sayfa 419Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kitaplar
Kitaplar seyir defteri gibidir. Kendilerini okuyanların hikâyesini anlatırlar.
Sayfa 402Kitabı okudu
Aşık olmak ejderhalara inanmaya benzer çoğu kez. Olanaksız olanın mümkün olabileceğine inanmazsanız, aşık olamazsınız.
Sayfa 392Kitabı okudu
Reklam
Kurt okuyucu
Kurtlar ise böyle değildir. Aslanlar gibi iştahla saldırmak yerine, önlerine gelen her kitabı önce iyice bir koklarlar ve öyle her şeyi okumaya tenezzül etmezler. Hepsinin ayrı ayrı hassasiyetleri vardır. Bazısı kelime oyunlarına tahammül edemez, bazısı samimiyet krizlerine girer, bazısının da dille ve üslupla ilgili alerjileri vardır. Kimi doğuştan böyledir, kimi yaşlandıkça kurtlaşır, huysuzlaşır, seçici olmaya başlar. Aslında kurtluğun yaşlanmakla ilgisi, edindiğimiz ince zevklerin bizi birer "gurme" haline getirmesinden de ziyade, şu gerçeğin kafamıza dank etmesindendir: Kısa ömrümüzün dünyadaki bütün kitapları-hatta yalnızca iyi kitapları bile-okumaya yetmeyeceğini fark ederiz ve bunu hissettiğimiz andan itibaren elimizi öyle her kitaba atamaz oluruz.
Sayfa 378Kitabı okudu
Aslan okuyucular
Okumayı sevenler ikiye ayrılır: Aslan okuyucular ve kurt okuyucular. Aslanlar, önlerine ne gelirse yalayıp yutarlar. Yerde bir kâğıt parçası görünce okumadan geçe- meyenler, lokantaya gittiklerinde önlerine gelen menüye sonu "tatlı" biten bir kısa hikâye muamelesi yapanlar, gazeteleri kıyıda köşede kalmış, en küçük haberlere kadar hatmedenler hep bunlardır. Her iyi okuyucu, hayatının bir döneminde aslan okuyucu olur ama çok azı aslan olarak kalmayı başarır.
Sayfa 377Kitabı okudu
Yakınlık her zaman pek hoş bir şey olmayabilir. Nedir o ideal uzaklık o zaman? Kendimizi en iyi hissedeceğimiz yer? Karşımızdakini en güzel haliyle görebileceğimiz mesafe? Bir kol boyu mu? Yan oda mı? Karşı sokak mı? Komşu şehir mi? Hangisi olursa olsun, insanın kolayca aşabileceği bir mesafe olsun derim ben. Uzanıp da dokunabileceği bir uzaklık olsun. Çünkü fazlaca yakınlıktan daha fena tek şey vardır hayatta: o da kimsenin ulaşamayacağı kadar uzakta olmak. Bazı küçük, koyu renk cevizler vardır hani? Çetin ceviz. Ağacın tepesinde öyle tek başına dururlar. İçten içe kurtlanıp çürürler sonra. Bir gün hafif bir rüzgâr indirir onları.Toprağa onlar gibi düşmek istemezsiniz. Kapalı ve sessiz.
Sayfa 319Kitabı okudu
Modern insan tatminsizdir. İleriye, daha ileriye, hep daha ileriye gitmek ister. İçinde bulunduğu ânın farkında değildir. Mutlu olsa bile, bunun ayırdına varamaz. Çünkü daha ilerideki bir zamana, daha büyük bir hazza, daha ağız sulandırıcı bir lokmaya dikmiştir gözünü. Modernlik, büyük bir açgözlülüktür. Dev bir mide, kösnül bir ağız, kocaman bir egodur. Her gün yarına ötelendiği için, "şimdi" çoktan kaybedilmiştir. Elimizde kalan, sadece ne olduğu belirsiz bir gelecek vaadidir.
Sayfa 309Kitabı okudu
Yığınları hurafeden kurtarmak,korkudan kurtarmak kadar imkansızdır.
Reklam
Monarşik yönetimin en büyük sırrı ve tüm çıkarı, insanları aldatmakta ve onları dizginlemesi gereken korkuya din maskesi takmakta yatar. Onlar böylece, sanki kurtuluşları için savaşıyormuşçasına, köleleşmek için savaşırlar. Tek bir adam kibirlenebilsin diye kanlarını ve canlarını vermeyi bir utanç değil de, en büyük onur sayarlar.
Deneyimsizlikleri ne kadar büyük olursa olsun, işler yolunda gittiğinde insanların çoğu kendini öylesine bilge sanır ki, onlara bir öğütte bulunmak hakaret etmekten farksız olacaktır.
İnsanlar her işlerini şaşmaz bir öğüde uyarak yoluna koyabilselerdi ya da talihleri her zaman yaver gitseydi, hurafenin pençesine asla düşmezlerdi.
İnsanlar düşünür ve düşündüklerini çeşitli yollarla ifade ederler. Bu, onu insan olmaktan çıkarmadıkça, insandan alınamayacak bir niteliktir; insan tabiatının bir gereğidir, evrensel bir tabiat yasasıdır, tabii zorunlulukla belirlenmiştir. İnsanın bu özelliğini baskı altına almaya çalışmak, insan üzerinde en acımasız şiddeti uygulamak anlamına gelir. Ayrıca yararsızdır da; aynı insan tabiatı, böyle bir şiddeti uzun süre kaldıramayacağından, bu tarz baskıların uygulanması asla uzun süreli olmayacaktır. Bunu en baskıcı rejimlerin başındakiler de bilir ve ellerinden geldiğince yapıp ettiklerine meşru bir zemin oluşturmaya çalışırlar. Bunun en iyi yolu da, insanları boş inançların pençesine en çok düşebilecekleri anda yakalamak, onları korkuyla dize getirmektir. Nerede bir korku siyaseti güdülüyorsa, orada köleliğin en kötü biçimi vardır. İnsanlar özgürlüklerinin peşinden koşuyormuşçasına, köle olmak için can atar.
267 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.