Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mucizevi bir şekilde Türk özel sektör bürokrasisi ortaya çıkmaya başladı. Rakamlara baktığınız zaman bunların gelişme kapasitesi yüksektir. Aynı şekilde bir geleneği olan Türk tıbbı kısa zamanda Amerikan tıbbından büyük ölçüde istifade etmeye başladı. Gidip orada staj yapanların hepsi orada kalmış değillerdi, ama bir kısmı geri geldiler. Mühendislerde geri döndüler.
Sayfa 254Kitabı okudu
1946 demokrasisini tarihin çizgisine yön veren insanların sürüklediği söylenemez. 1946 politikacılarının kimi cesur, kimi hırslı, kimi siyasi kahramanlık gösterisi açık kapıları omuzlayan, kimisi gelişmeleri görüp yeni bir dönemin geldiğini anlayan ve gerçeği kabullenen akıllı insanlardı. 75 yıl sonra o günleri değerlendirdiğimizde, olayları sürükleyen tarihî unsurun, Türk ulusunun kendi olduğunu görüyoruz. Çoğulcu demokrasinin temelleri tarihten uzanan bir gelenekle, toplumumuzun dokusuna vazgeçilmez bir şekilde yerleşmişti. Demokrasiye geçiş dönemini burada ayrıntılarıyla ele alışımız; değişen bir dünyanın içinde zerafetle kalabalığın, faziletle fırsatçılığın kaçınılmaz biçimde birlikte var olduğunu göstermektir. Ancak böyle güç bir değişimi Türk ulusu ve devlet mekanizması gerçekleştirme yeteneğini göstermiş oldu.
Sayfa 248Kitabı okudu
Reklam
CHP hükümeti, DP'nin halk karşısında sempati kazanacağı her konunun üstüne gitmek niyetindeydi. Daha 27 Şubat 1947'de CHP parti divanı, din eğitimini serbest bırakmak kararını almıştı. Kuşkusuz parti içinde laiklik ilkesinden vazgeç- mek istemeyenler de vardı. CHP kurultayında ortaya atılan düşünceler, iki yıl önce herhangi bir muhalifın ağzından çıksa, "muhalefet irtical hortlatacak" denirdi, nitekim denmişti de...
Sayfa 243Kitabı okudu
''Hasan Ali Yücel - Kenan Öner Davası'' Yazık! Yazık!!!
Geçen olayların ceremesini ödemek, eski Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'e düştü. Hasan Ali Yücel, bakanlığı zamanında köy enstitülerinin yaygın ve etkin bir biçimde kurulup çalışmasından ve özellikle dünya klasiklerinden yapılan çevirilerle kurulan zengin kitaplık yüzünden bazı çevrelerin hışmını üzerine çekmişti. Mareşal Fevzi Çakmak
Sayfa 242Kitabı okudu
1946 dönemi çok fırtınalı başladı ve öyle de devam etti. Ancak dış politika söz konusu olunca sessizlik ve uyum geri geliyordu. 1946 Ağustos'unda Sovyetlerin Boğazlar konusunda verdiği nota üzerine DP, partinin hükümetle müttehid (birlikte) hareket edeceğini belirten bir tebliğ neşretti. Celal Bayar, dışişleri bakanını ziyaret etti, böylece 1960'lara kadar sürecek dış politika konularını tartışmama geleneği oluşmuş oldu.
Sayfa 226Kitabı okudu
İktidar ve ana muhalefet liderleri siyasi partilerin sınıf temeli üzerine örgütlenmelerine baştan beri şiddetle karşıydılar. Bu tutumun sonucu olarak, toplumsal sınıfların temsiline yol açacağı düşünülerek nisbî seçim sistemine de karşı çıktılar. Köprülü ve Menderes'in demeçlerinde de görüldüğü gibi, toplumsal uyumla gerçek demokrasi kurulmalıydı. Köprülü'ye göre toplumsal sınıflar vardı, fakat bunların arasında uzlaşmaz ve bağdaşmaz çıkar çatışmaları söz konusu değildi.
Sayfa 224Kitabı okudu
Reklam
CHP yöneticileri, muhalefet güçlendikçe de tek parti döneminin bütün bükülmez ilkelerinden vazgeçmeye başladılar. En başta laiklik ilkesi eskiye göre yumuşamaya, eğilmeye başladı. CHP yönetimi DP hangi yönüyle halka sempatik görünüyorsa onu denemek ve benimsemek niyetindeydiler. Ama seçmenlerdeki eski liderlerin yerine yenilerini aramak eğilimi karşısında bu çabalar sonuçsuz kalacaktır.
Sayfa 218Kitabı okudu
Savaşın zulmüne karşı, insanların ve toplumların tepkisi değişikti. Bugünün savaş aleyhtarı edebiyatının bunu verdiği söylenemez. Savaş aleyhtarlığı bile politikayla çarpıtılıyor. Macaristan'dan geçen esir vagonlarına, köylü kadınlar İsa aşkına soğan ekmek taşıyordu. Ukrayna'nın fukara halkı; yıkılan şehirlerden kaçan, daha doğrusu sürünen insanları doyurmaya, kurtarmaya çalışıyordu. Açlık çeken Yunanistan'a sıkıntılar içindeki Türkiye'den tahıl yardımı yapılıyordu. Öksüz çocuklarla ekmeğini bölüşenler, karaborsa yapanlar, tanımadığı savaş esiri- ne yardım edenler, Yahudi ihbar edenler, insan fırınlayanlar hepsi bu dünyada yaşıyorlardı.
Sayfa 190Kitabı okudu
Almanların geleceğin uygarlığı için ortadan kaldırılmasını uygun gördükleri kentler vardı: Varşova gibi. Direniş hikayeleri konusunda Fransa çok propaganda yaptığından olsa gerek, akla hep bereli Fransızları getirir.Oysa gerçek direnişin destanı Polonya'da yazıldı. İşgalcilerin hiçbir zulmü Varşova gettosundaki ayaklanmayı önleyemedi.
Sayfa 189 - KronikKitabı okudu
2. Dünya Savaşı
Macaristan'dan geçen esir vagonlarına köylü kadınlar İsa aşkına soğan ekmek taşıyordu. Ukrayna'nın fukara halkı; yıkılan şehirlerden kaçan insanları doyurmaya, açlık çeken Yunanistan'a yoksul Türkiye tahıl yardımı yapıyordu. Öksüzlerle ekmeğini bölüşenlerle aksine karaborsa yapanlar, tanımadığı savaş esirine yardım edenlerle aksine insan fırınlayanlar yahut Yahudi ihbarlayanlar... Hepsi bu dünyada yaşıyorlardı.
Sayfa 190 - KronikKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.