Dün Mustafa Kara hoca ile genel bir bir Bursa gezisine çıktık yüz civarı kişi ile. Türbe ziyaretlerimiz oldukça buruk ve düşünceli geçti. 1925 yılında tekke ve zaviyeler ile birlikte türbeler de kapatılmış. O zamanlarda ellerinde olsa yok edeceklerini söyledi hoca. Ama bunu yapmaya ne cesaretleri ne de izinleri yokmuş. Onlar da terk etmekte bulmuş çareyi. Gittiğimiz türbelerde gönüllü türbedarlar dışında kimse yok içerde, ziyaretçi kabul etmiyoruz dedi. Bir öğrenci çıkıp sonlara doğru "Atatürk'ün mezarı Anıtkabir de bir türbe değil midir? Neden hepsini kapatılırken ona bu hüküm uygulanmamış?" diye sordu. Türkiye'nin tezatlarından biri daha dedi. Sonra 2. Murat'ın mezarını ziyaret ettik. Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun burası hakkında yazdığı kısa bir yazıyı okudu bize havuzun başında. Allah'ın rahmetinden uzak kalmamak için mezarının kapısını hep açık, içini sade istemiş padişah. Tek ihtişamlı denebilecek yeri revakları. Bu adamların sözü her devirde bütün yönetimlere sözünü dinlettirir dedi hoca. Bu işler diktatörlük ile olmazmış. Muhteşem biri gerçekten. Ama çok yordu bizi, dağ taş yokuş yürüttü o kadar, biz yorgunluktan yürüyemez hâle gelirken o hızını kesmeden hadi gençler çok yavaş yürüyorsunuz diye elini kolunu salladı durdu. Senden benden genç valla. Yetmiş üç yaşında.
sevgilimhayat
@Gulbesekr
·
13 Mayıs 17:14
Terketmek fiili doğrudan doğruya yıkmayı kapsamasa bile, yıkılmaya bırakmak anlamını taşır.