Sana gitme demeyeceğim.Üşüyorsun ceketimi al.Günün en güzel saatleri bunlar.Yanımda kal.Sana gitme demeyeceğim.Gene de sen bilirsin.Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin.Sana gitme demeyeceğim.Ama gitme Lavinia.Adını gizleyeceğim, Sen de bilme Lavinia
Temelde düzenek görece basittir: başlangıçta kendini ve diğerlerini kandırma bilinçli ve bilerek yapılır; ne var ki bir süre sonra, kişilerin kendileri de söylediklerinin gerçekliğine ikna olurlar ve bu noktada süreç bilinçdışı hale gelir ve bından sonra da yalanlar giderek daha fantastik olur.
Sana gitme demeyeceğim
Üşüyorsan ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
Incinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia
Yunan filozofu Empodokles örneğini hatırlayın. Daha hayattayken talebeleri tarafından ilahi bir kişilik olarak görülüyordu. Ömrünün sonuna yaklaştığını hissedince, bir yanardağa tırmanıp kendini kraterin içine bıraktı. Çünkü ölmeden önce cennete alınacağına dair bir kehanette bulunmuştu. Ama kraterin kenarında sandaletini düşürdü. Eğer o sandalet bulunmamış olsaydı günümüzde bile onun ölmeden önce cennete alındığına inanlar olurdu. Bu konu üzerinde etraflıca düşünürsek onun bunu kişisel çıkar güderek yapmadığı sonucuna erişiriz. Öldükten sonra talebelerinin onun cennete yükseldiğine inanmaları ona ne gibi bir fayda sağlayabilirdi ki? Bu konuda onun ölümsüzlüğüne inanan talebelerini hayal kırıklığına uğratmama hassasiyeti sergilediği kanaatindeyim. Talebelerinin kendisinden yalanlar dinlemeye alıştıklarını biliyordu. Onları üzmek istememişti."
Yalanlar ve hayaller, gece hayatı sürenler için birkaç saatlik yapay bir dünya yaratırlar. İnsanlar bu hayallere taparlar çünkü bu büyülü dünya çılgın bir mutluluk sunar onlara, yaşamın kısalığından ve tekdüzeliğinden hınçlarını çıkarmalarını, tüm mutsuzluklara, tehlikelere meydan okumalarını sağlar.
Eğer Yaradılış kitabını Havva yazmış olsaydı, insan türünün ilk aşk gecesi acaba nasıl olurdu?
Havva kaburga kemiğinden falan doğmadığını, hiç yılan tanımadığını, kimseye elma vermediğini, Tanrı'nın ona acı çekerek doğuracağına ve kocasının ona hükmedeceğine dair bir şey söylemediğini açıklığa kavuşturarak başlardı. Bütün bu hikayelerin Adem' in basına anlathğı yalanlar olduğunu söylerdi.
Kulaklarımda saatin hiç değişmeyen ayak sesleri. Çevremde o pis, o iğrenç kişiler. Hep aynı korkunç yaşama, o rezil alışkanlık. Aldatmalar, boyun eğmeler, aldanmalar, geçici dostluklar, küçük zevkler ve yalanlar, yalanlar, yalanlar...