Hakiki teselli, Rabbimizin "Merak etme Ben seninle beraberim, seni yalnız bırakmam, dağılıp gitmene müsaade etmem" sözünü kalbimizde hissetmektir.
İlham TesellisiKitabı okuyor
Sana tuhaf bir şey söyleyeyim mi? Ben seninle, sana dair yalnız şiir diliyle konuşabileceğim artık galiba!..
Reklam
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Rabbimizin “Merak etme Ben seninle beraberim , seni yalnız bırakmam , dağılıp gitmene müsaade etmem” sözünü kalbimizde hissetmektir asıl mesele..
Boşluk kendine çevirdi beni. Her şey ağırlaşıyor. Her şey soğuyor. Belki de hiçlik bu. Sen orada yalnız kalma diye burada konuşup duruyorum. Canımın burcu. Kirpiksiz gülüm. Merhametine sığındığım kadın. Senden bir parmak yüksekte aldığım her soluk kalbimi kurutuyor. Ömür Hanım, iyi ki ben de seninle yaşadım dünyayı....
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Reklam
... Ama öyle sanıyorum ki bunun nasıl bir şey olduğunu, seninle ne kadar dolu olduğumu sen kâfi derecede anlamazsın. Hasretim olsun, arzularım olsun hem günden güne artıyor hem de günden güne bedbinleşiyorum. Yaz geçiyor sen gelmiyorsun. Belki bir gün geleceksin ama o kadar geç gelmiş olacaksın ki seni gördüm mü görmedim mi, doğru dürüst
"Seni her görüşümde dünyayı unutuyorum, her şey gidiyor, yalnız seni kucaklamak, sana sarılmak, seni öpmek isteği kalıyor. Gittiğim her yerde seni özlüyorum. Seninle konuşmayınca sanki hep bir şey unutmuşum ama ne unuttuğumu bilmiyormuşum gibi tuhaf bir his içinde oluyorum. Ben sana âşık oldum!"
Son gün
Eşi Bayan Hayriye'den Talât'ın son gününü şöyle dinliyoruz: - O gün, yine her günkü gibi, kalktı, gitti. Saat ona doğru, eve döndüğü zaman: - Haydi... Hayriye, dedi. Seninle biraz dolaşalım. Hava almış olursun. Ben mutfakta yemek hazırlamakla meşguldüm: - Ben çıkmayayım, dedim. Hem yorgunum hem de yemeği hizmetçinin başına bırakmak istemiyorum. - Sen bilirsin, dedi. Fakat bir türlü evden çıkmak istemiyordu. Kapıya kadar birkaç kere gidip geldi ve her defasında titrek bir sesle: - Allah'a ısmarladık, diyor, sonra tekrar yanıma gelip uzun uzun gözlerimin içine bakıyordu. - Paşa, dedim, bugün sizin bir tuhaflığınız var. Çocuk mu oluyorsunuz Allah aşkınıza? Niçin gitmiyorsunuz? - Bilmiyorum Hayriye. İçimde bir sıkıntı var. Sen yanımda olmadıkça kendimi çok yalnız hissediyorum. Öyle söyleyerek kapıya doğru yürüdü. Ben de mutfağa döndüm. Aradan bilmem ne kadar zaman geçmişti. On dakika, belki daha fazla. Kapının zili üst üste çalındı. Hizmetçiler koşup açtılar. İçeriye ilk giren eski Selânik mebusu Nesim Mazelyah oldu. Arkasından Dr. Nazım, yüzü sapsarı, gözleri dehşetle dışarı fırlamış, içeri girdi. Nazım beni görünce tarif edilemeyecek bir heyecanla bağırdı: - Hayriye Hanım! Hayriye Hanım... Bu ses hâlâ zaman zaman beynimin içinde ürpertiler uyandırır. Dediği gibi koştuğumu ve: - Nazım Bey, korktuğum başıma geldi mi? diye sorduğumu hatırlamıyorum, düşüp bayılmışım.
Sayfa 119Kitabı okudu
boşluk kendine çevirdi beni. her şey ağırlaşıyor. her şey soğuyor. belki de hiçlik bu. sen orada yalnız kalma diye burada konuşup duruyorum. canımın burcu. kirpiksiz gülüm. merhametine sığındığım kadın. senden bir parmak yüksekte aldığım her soluk kalbimi kurutuyor. ömür hanım, iyi ki ben de seninle yaşadım dünyayı.
Sayfa 67
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.