Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hasan kaya

Hasan kaya
@yalnizcoban1
perişan bir haldeyim.Fakat içimde kendimden bile saklandığım bir ümit var.
Öğrenci
üniversite öğrencisi
Şanlıurfa
16 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
Gözlerim kamaşır ama elimde nasırlar Burnumda tabiat ananın sofrası buram buram Çehremde tavaf eder keçiler
Reklam
Temiz ve düzgün biri olmanın hiç bir faydasını görmedim.
Derin bir hüznün içinde oturdum aynanın karşısına, yüzüme çarpan mutsuzluk edaları, içimde bir burukluk,yaşanmışlıkların ardına gizlenmiş gözlerimin içinde kaybolan yüzün.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ben kötü birim miyim diye düşündüm gece yarısı,yıldızlara baktım durdum öylece,belki hatalarım var, belki de kusurlarım ama hakketmediğim halde çok değersizleştirildim ,istenmedim hemde en çok değer verdiklerim tarafından işte azizim insanı en çok inciten şey de bu ! Alıştığın insanlardan artık eskisi kadar değer görmediğini ve alışkanlıkların dışına sürüklenmek zorunda bırakıldığını düşünsene... -Boşver azizim belki de yeni alışkanlıklar edinme vakti vakti gelmiştir.
"Kalp midir insana sev diyen, yoksa yalnızlık mıdır körükleyen ? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı ?..." Sems-i Tebrizi
Reklam
Kalbim bu asrın dengi değil,ne varsa eskide var.
Kaldı işte; çayımız bardakta, çocukluğumuz sokaklarda, mutluluğumuz kursağımızda, sevdiklerimiz uzaklarda, gülüşlerimiz fotoğraflarda...
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa Bil ki seni düşünüyorum.
insanlık tarihi boyunca bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı ama cahillikte bu kadar artmamıştı.
delilik düşüncelerin özgürlüğüdür...
Reklam
bugün oturup ölümü düşündüm yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken.
Bazen her şeyi bırakıp gitmek ister insan gürültü, patırtı olmadan kırık bir kalbin hüznüyle...
"Seninle konuşabilecek kadar heybetli değildi belki kelimelerim. Ama senin ruhunu yerinden sallayacak kadar derindi hissettiklerim..." #NazımHikmet
Ben sevmeyi tattım sevilmeyi değil...
Kendimi yalniz,mutsuz ve çaresiz hissediyorum Mutluluk denen şey neden bu kadar kısa sürerdi ki iyi ama mutluluk olmasaydı mutsuzlukta olmayacakti garip hisler içinde mutsuzluk ve mutluluk arasında gidip geliyorum ama dilerdim mutluluğun mutsuzluk kadar sürmesini....
Bir gece vaktiydi pencerenin dibinde oturmuş kapkaranlık boşluğu seyrediyorum Gitmek vardı aklımda Artık kalmanın bir anlamının kalmadığı bir karardı Sonra aklıma yine beni bırakmayan düşünceler geldi Çekip gidemedim halen o boşluktayım Gitmenin ve kalmanın tam ortasındayım...
Reklam
Hikmetle bakmazsan arıyı hırsız çiçeğide teşhirci görürsün
“Nietzsche, babası öldüğünde değil, Wagner'le bozuştuğunda değil, Salomé tarafından reddedildiğinde değil, bir atı kırbaçlanırken gördüğünde çıldırmıştı. Filozofik yaşamın sırrı bu; kendi acını değil, başkasının acısını görebilmek ve o acıyı kendi acına yeğ kılmak.”
Bu muydu yaşam ? Diye soracağım ölüme Nietszhe
Cahit Sıtkı Tarancı
Desem Ki Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim Senden kopardım çiçeklerin en solmazını Toprakların en bereketlisini sende sürdüm Sende tattım yemişlerin cümlesini Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar
Nietzsche tüm insanlığa şu öğüdü bıraktı giderken; "Unutma, güçlü kalman için, acıya ve yalnızlığa ihtiyacın var." Acı ve yalnızlık, bu hayattaki en büyük öğreticilerdir. Onlardan ders almayan, ilelebet eksik kalmaya mahkumdur.
Ben ölmeyi diledim. Hani annem ben küçükken öldü ya, eğer ben büyüdüğümde ölürsem beni tanıyamaz. Kağıttan hayatlar
Reklam
Her işte görülen budur, zorluk değer kazandırıyor her şeye.
En üzüldüğüm şey gençlerin en güzel vakitlerini aptalca dertlerle geçirmekten yaşamaya fırsat bulamamalaridir. Goethe
“Şeytan uyuyakaldı bir gün. Rüzgar sert esti. Üç tüy düştü şeytandan. Biriyi paraya yapıştı, diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa. O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı.” Dostoyevski