Norveç ve Danimarka'da, yurttaşların bariz bir çoğunluğu çoğu insana güvenilebileceğine inanırken, aynı şeye Türkiye ve Brezilya'da on kişiden biri inanmaktadır.
Güvensizlik gerçek bir dost olmadığınızı gösterir ve gerçek bir dost değilseniz, yüz üstü bırakılmayı hak ediyorsunuzdur. Başkalarına duyduğumuz güvensizlik onların bizi aldatmasına haklılık kazandırır.
Yine de dostluk söz konusu olduğunda bencilliğin bir kenara bırakılması, belli bir cömertlik sergilenmesi mevzuya dahildir. Hakiki dostluk ya da aşk, Aristoteles'in sözleriyle kendinize değil başkalarına ilişkin olarak başkaları için iyi olanı yapmayı arzulamanızı talep eder. İlişkinin sahici olması için karşılıklılık gerekir, öyle ki başkası da kendine değil size ilişkin olarak sizin için iyi olanı yapmayı arzulamalıdır. Üstelik, dostluk aşkta aynı şekilde var olmayan bir nesnellik ihtiva eder. Karşılıksız aşk gayet tabii tahayyül edilebilir, çoğumuz sevdiğimiz kişinin bize mukabele etmediği bir duruma düşmüşüzdür, ama karşılıksız dostluğu hayal etmek daha zordur. Biri başka bir kişiyi sevebilir ve sevilenin aşka karşılık vermemesi aşka halel getirmez. Karşılıklılık barındırmayan bir dostluk ise kesinlikle dostluk değildir.
Yalnız kişi sevilmediğini, kimsenin ona dostça davranmadığını düşünür ama belki sorun daha ziyade şudur: dostluktan ve arkadaşlıktan karşılanması imkansız talepleri olduğundan birini sevmeye ya da birine dostluk göstermeye yeteneksizdir.
En iyi dostluk, birbirlerinin iyiliğini isteyen ve birbirlerinin erdemine hayran olan eşitler arasında ki dostluktur. Bu tür dostluk aynı zamanda daha kalıcıdır çünkü bizzat karakterlerinin derinliklerinde, bu dostların nasıl insanlar olduklarına demir atmıştır, dolayısıyla da yararın ve hazzın hercailiğinden etkilenmeden sürüp gider. Bununla birlikte Aristoteles bu tarz dostlukların nadir olduğuna inanır. Çünkü bu dostluğun talep ettiği erdeme sahip çok insan yoktur. Böyle bir dost "başka bir kendi" gibidir.