''Ses konusu sensin velet.Söz konusu sen olunca gayet normal diye tanımladığın şeyleri hiç normal bulmuyorum ben.'' Araç ani bir frenle durdu.Yolun tam ortasındaydık.Telaşla etrafıma bakındıktan sonra,''Ne yapıyorsun?''diye sordum endişeyle.Karan çenemi tutup yüzümü ona doğru çevirdi,dokunduğu yerde yanık izleri bırakıyormuş gibi hissettim.''Sorun ne?''diyebildim kalbim sıkışırken. ''Kolyen nerede?''diye sordu,sesi telaşlı çıkmıştı. Gözlerim korkuyla irileşirken,''Burada,''diye fısıldayıp kazağın altında kalan kolyeyi yavaşça kazağın üzerine doğru çıkardım.Siyah çakıl taşını parmaklarımın arasında tutarken onun gözlerine yayılan o ferahlığı görmek beni etkilemişti... Asi Çakıltaşı 1.perde sayfa:369 Yazar:Binnur Şafak Nigiz
Öyle cilalı sözler bilmem ben. Aşağı mahallenin haylaz çocuğuydum işte. Ama sen de bilemezsin gülüşün bende kaç bahar eder. Cahilliğimi hoş gör; kanat çırpmayı bilmeyen kuş, koşmayı uçmak zanneder. Belki beklersin sende bir kaç güzel söz. Söylesem de ne fark eder? İçim sana yanık, kalbim sana dönük… Biz de ölçü sözle olmaz, Biz de çok konuşulmaz, Bekler seni gözlerim, hep seni arar masum gözlerim…
Reklam
Şarj sorunu yaşıyor bilgisayarım. Ekranın parlaklığı yanıp sönüyor ben yazarken bu yazıyı.Evim bodrum katı yani gündüzken bile yarı karanlık. Pencere yerden bitme. benim başım gözüküyor ancak pencereye çıktığımda. Dışarı seyretmiyorum bu yüzden . insanların ayaklarının araçların tekerlerinin hiç bir ilginç yanı yok. Lütfen bilgisayarınızı şarj
"Rûhum sana âşık, sana hayrandır Efendim, Bir ben değil, âlem sana kurbandır Efendim Ecrâm ü felek, Levh u Kalem, mest-i nigâhın, Dîdârına âşık Ulu Yezdân'dır Efendim Mahşerde nebîler bile senden medet ister, Rahmet, diyen âlemlere, Rahman'dır Efendim Kıtmîrinim ey Şâh-ı Rusül, koğma kapından, Asilere lütfun, yüce fermândır Efendim Ta Arşa çıkar her gece âşıkların âhı, Medheyleyen ahlâkın, Kur'ân'dır Efendim Aşkınla buhurdan gibi tütmekde bu kalbim, Sensiz bana cennet bile hicrandır Efendim Dağ kalbime bir lâhzacık ey Nur-i dilârâ, Nûrun ki; gönül derdime dermandır Efendim Ulvî de senin bağrı yanık âşık-ı zârın, Feryâdı bütün âteş-i sûzandır Efendim"
Kalbim! sen varsın sen tökezleyen bir şarkı değilsin ne de uzun, yanık havalı türkü sen kendinin ezgisisin. Yırt öfkenin sabredilmez dağarcığını dağılan, saçılan ne varsa hepsi senindir kara bir gök ancak bunlarla arınır ve elbette yeter bunlar sırça küreyi dağıtmaya acı diye ne varsa hepsini onarmaya Kalbim! elimden tut elimden tut sensiz bir şey yapamam.
Kalbim! sen varsın sen tökezleyen bir şarkı değilsin ne de uzun, yanık havalı türkü sen kendinin ezgisisin. Yırt öfkenin sabredilmez dağarcığını dağılan, saçılan ne varsa hepsi senindir kara bir gök ancak bunlarla arınır ve elbette yeter bunlar sırça küreyi dağıtmaya acı diye ne varsa hepsini onarmaya Kalbim! elimden tut elimden tut sensiz birşey yapamam...
Reklam
182 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.