Beni tanımalarını en çok istediğim kişiler, beni en çok yanlış anlayan kişiler oldular.
Sayfa 20
Yeniden başlamak için sebeblerin yoksa bu hayatı kimler için yaşadığını bir sorgula.
Reklam
"Neden yaşadım diye sorma,tesadüflere yer yok hayatta.Bugün yaşadığın acı yarın hayatını kurtarabilir,bilemezsin..."
"Kişiler çok küçük yaşlardan itibaren davranışlarının sebeplerini, kendi güdülerini incelemek ve analiz etmek konusunda cesaretlendirilmedikleri için ve bunun tersine dışsal dünyada aramaları doğrultusunda yönlendirildikleri için yansıtma çok yaygın olarak rastlanan bir savunma mekanizmasıdır. Bunun da ötesinde, kişi, yanlış yaptıklarıyla ilgili olarak düşündürücü özürler ve bahaneler bulduğu müddetçe cezadan ve kendi kendini ayıplamaktan sakınabileceğini de öğrenmiştir. Aslında, gerçekleri çarpıttığı için mükafatlandırılmaktadır."
Çocuk bencildir, kendi merkezlidir, talepkârdır, hazza yönelir. Zaman içinde sosyal ve ahlaki kuralları öğrenerek yavaş yavaş büyür, sorumluluk alma­ya başlar, olgunlaşır. Oysa mükemmeliyetçi kişiler erken dönemden itibaren "doğru" ve "yanlış"larla büyürler.
"sahiden anlaşılmak, tanınmaktı, istediğim. ama beni tanımalarını en çok istediğim kişiler, beni en çok yanlış anlayan kişiler oldular."
Sayfa 19 - sel yayıncılık. nisan, 2024.Kitabı okudu
Reklam
Bazı insanlar yaygın kızgınlık tepkilerini, her şeye karşı çıkma ya da insanları sürekli karşılarına alma biçiminde yaşarlar. Bu insanlar genellikle, özerk olmayı yanlış yorumlamış kişilerdir. Örneğin, bir diğer insanın görüşünü kabul etmek onlar için benliklerini yitirme anlamına gelir ve mutlaka bir karşıt görüş getirip tartışma ortamı yaratarak, yok olma kaygılarından kurtulmaya çalışırlar. Çoğu kez, ortaya attıkları karşıt görüşe gerçekten inanıp inanmadıkları da pek önemli değildir. Bazı insanlar ise otorite olarak algıladıkları her şeye karşı çıkar ya da başkaldırırlar ve bunun bir özerklik savaşımı olduğunu savunurlar. Oysa, tepkileri salt bir başkaldırıdan öteye gidemez ve karşı çıktıkları düşüncelerin yerine bir başka öneri getiremezler. Bu insanların kişilikleri yaratıcılıktan yoksundur ve hiçbir zaman etkin olamazlar. Bu nedenle davranışları, hem dışa hem kendilerine dönük yıkıcı öğeleri içerir. Çünkü böyle kişiler bir yandan sonu gelmeyen bir öfkenin tutsağı olarak kendilerini yıpratırlarken, diğer yandan diğerlerinin yapmaya çalıştığını eleştirmeye, bozmaya ve bazen de yıkmaya çalışırlar. Dıştaki olaylara sürekli karşı çıkarken aslında kendi varoluş sorumluluklarını üstlenmekten kaçındıklarını göremezler.
Deliliğe saygı gösterilmesi
Bir coşkunun zihni daha açık kıldığı ve iyi fikirler esinlediği fark edildiği için, en büyük coşkularla en iyi fikirlerin ve esinlerin geleceği zannedildi: böylece delilere bilge ve kehanette bulunan kişiler olarak saygı gösterildi. Yanlış bir çıkarım var bunun temelinde.
Sayfa 96 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Ama beni tanımalarını en çok istediğim kişiler , beni en çok yanlış anlayan kişiler oldular.
Suça yönelik kişiler korkaktır
Suça yönelik kişiler kendini beğenmişlik karışımı bir kişisel üstünlük amacına ulaşmaya çalışır, birer kahraman olduklarına inanmaya bayılırlar. Ama bu da yanlış bir algılama şemasının ve kusurlu bir mantığın varlığını gösterir. Biz, söz konusu kişilerin korkak olduklarını biliriz; onlar bizim bunu bildiğimizi bilselerdi, büyük bir darbe olurdu kendileri için.
Reklam
Ama beni tanımalarını en çok istediğim kişiler, beni en çok yanlış anlayan kişiler oldular.
Sayfa 20 - *selKitabı okudu
Bir psikolog ve psikoterapist olarak bunca yıllik meslek hayatımda gördüm ki bana başvuranların esas şikayeti,genellikle kendilerinde ve yakın çevrelerindeki insanlarda var olan yanlış tutum ve davranışlar... Bunlardan kimi içlerinden bir anda fişkıran ve engel olamadıkları öfkeden,kimi bitip tükenmek bilmeyen suçluluk duygusundan, kimide ne yaparsa yapsın çocuklarına söz dinletememekten sonıderece mustarip kişiler.
Sayfa 13 - ÖnsözKitabı okudu
"Ama beni tanımalarını en çok istediğim kişiler, beni en çok yanlış anlayan kişiler oldular."
Sayfa 20
Kültürün etkisinden habersiz yaşayan kişiler, çok ciddi sonuçlar doğuran kimi davranışlarda bile "Doğru mu yapıyorum yoksa yanlış mı yapıyorum?" türü bir sorgulamaya girmezler. Nasıl olsa herkes öyle yapıyordur. Herkes öyle yaptığı için de o davranış zaten doğrudur. Bu kültürel koşullanmışlık bazen kültürel bir körlüğe dönüşebilmektedir.
Gazetelerde çok görülen, siyasilerin dillerinde dolaşan “aşırı sağ” deyimi yanlış olarak kullanılmaktadır. Çünkü aşırı sağ diye çok defa İslâm beynelmilelcileri kasdolunmaktadır. Geçen yılın sonlarında yakalanan “Hizbüttahrir” adlı derneğin hilâfetçi olduğu, Türkiye’yi şeriate göre idare etmek istediği, resmî dil olarak Arapça’yı kabul ettiği açıklanmış ve başlarında bir Arap bulunan bir grup “aşırı sağcı” diye vasıflandırılmıştır. Şimdi soğukkanlılıkla düşünülsün: Türk milletinin üstünlüğüne inanmış ve bütün Türklerin birleşip tek devlet halinde toplanmasını ülkü edinmiş Türkçülerle bu yobazlar aynı grupta nasıl toplanabilir? Yalnız Türklerden mürekkep bir devlet kurmak isteyen Türkçülerle, Müslümanları bir devlet yapıp resmî dilin Arapça olmasını isteyenler bir tutulur mu? Türk devletinin büyük makamlarında yarımkan Türklere bile tahammülü olmayan Türkçülerle başkanlarını Araptan seçen kişiler aynı kazanda kaynar mı? Demek ki aşırı sağ veya sağ tabirleri yanlış kullanılmaktadır. İdeoloji bakımından “sağ” milliyetçiliği, “sol” beynelmilelciliği temsil ettiği için sağda Türkçüler, solda da beynelmilelciler vardır. İster dünya beynelmilelcisi, ister İslâm beynelmilelcisi olsun, Türklüğü başa geçirmeyen, ihmal eden veya yok sayan bütün düşünceler soldur.
Sağcı Kimdir?Kitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.