Roman türünün her türlü anlatıya ve metne açık olduğu hepimizin malumu fakat ben ilk kez meditasyon - yaşam üzerine düşünceler - diyebileceğimiz bir metne roman anlatısı içinde tanıklık ediyorum. Hacimli bir eser olmasına ve olay örgüsü namına pek bir şey bulunmamasına rağmen kendini okutturduğunu söylemek gerek. Bu kadar soyut düşüncenin ise laf salatasına dönüşmeden, anlamlı bir bütün oluşturması ise takdire şayan. Kitle kültürüne, sanat - yaşam - iktidar ilişkilerine ve - gelmekte olan - Mesih'e ilişkin değinmeler ise eseri kendi zamanına ait kılıyor. Sabrına, okuma temposuna, soyut düşünceleri birbiri ardına takip edebilme yetisine sahip okuyucuların muhakkak göz atmaları gereken bir eser olduğunu düşünüyorum. Vergilius büyük bir şair olduğu kadar, tıpkı Nazi Almanyası ve Avusturyası'nda yaşayan sanatçılar gibi çağının yanlış bir çağ olduğunu hissettiği halde buna elindeki cılız bir kuvvetle direnmeye çalışan bir yaradılmış mıydı? Cevap okuyucunun.