Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çakra Sistemi
Her insanın içinde, dışarıdaki fiziksel dünyayı yorumlayan bir sinir ağı ve duyusal organların yanında; fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal varlığımızı gözeten gizli bedende bulunan 7 enerji merkezinin adıdır. ve yedi çakranın her birinin birçok ruhani niteliği vardır. kadim öğretileri incelediğiniz zaman yüzyıllardır meditasyon olarak
Costica Bradatan, The Washington Post
“UYANDIĞINDA DAHA ÇOK ÇALIŞABİLMEK UĞRUNA UYUMAK, ACINASI BİR YAŞAM BİÇİMİDİR. KEYİF İÇİN UYU, KÂR İÇİN DEĞİL.” En zeki ve yaratıcı zihne sahip tür biziz. Sadece biz, türünün huzursuzluğuna deva bulmak için bir düşünce disiplinini –felsefeyi– yarattık. Öyleyse nasıl oluyor da kediler bir şekilde hep memnun ama biz hep dertliyiz? Belki de büyük filozoflarımızdan çok, kedilerden öğreneceklerimiz vardır. Çağdaş düşünür John Gray insanın felsefeyle, inanışlarla ve modern araçlarla kurduğu dünyasının kırılganlığını bir kedinin patisiyle yoklayıp test ediyor; sevgi, bağlılık, ölümlülük, ahlak, kıskançlık ve benlik gibi belalı konuların kediler için neden meseleye dönüşmediğini anlamaya çalışıyor. Montaigne’in meşhur kedisinden, Vietnam Savaşı’nı cesaret ve neşesini kaybetmeden atlatmış kedi Mèo’ya, oradan da kedilerle ilgili kendi gözlemlerine uzanarak bir canlının “doğasına sadık olmasının” iyi yaşamak için kilit önemini vurguluyor. Bebeklikten itibaren toplumsal kabullere göre inşa ettiğimiz kendimize dair imgelerin çoğu zaman bedenimiz ya da yaşamımızın gerçekliğiyle uyuşmadığını, dolayısıyla onların peşinden koşmanın mutluluktan çok hayal kırıklığı getireceğinin altını çizerek, hayatlarımızın her türlü mükemmellik fikrinden daha zengin ve daha anlamlı olduğunu gösteriyor. Kedi Felsefesi, kışkırtıcı fikirleriyle okurlarını silkeleyen, yün yumağına dolanmanın kedilere özgü olmadığını gösteren küçük ama tesirli bir kitap. “Gray fikirlerimizde kendimizi pohpohlayıcı, aldatıcı ve sığ ne varsa tespit etmesini sağlayan bir altıncı hisse sahip sanki.”
Reklam
Kendimi pek iyi hissetmiyorum. Bir süredir rüyalar görüp duruyorum. Fragmanlar gibi geçmiş sürekli önüme serilip duruyor. Kötü anılar karanlık düşler sanki tekrar tekrar peşime düşüyor. Birileri ölüyor, kötü anılar aklıma düşüyor ve her seferinde çaresiz bırakılıyorum. Kafamın içindeki sesler çıtırdamaya başlıyor. Ancak bu sefer yaratıcı hiçbir yanı kalmamış gürültüler bunlar. Sanki her şeyini yitirmiş bir benlik. İçinde korku ve endişe var veya yok. Akışı bozan bir şey var işte. Her seferinde bilinmez kelimeler kullanıyorum ama anlam veremiyorum aklıma. Aklım bir dehliz de yürüyüp duruyor. İlerisi hep karanlık ve ben o bilinmezi kovalıyorum.
Filmler - Kavramlar *
_Voltaire, karanlık öğretilerin karanlık prensi, sapkın. Gözlerinizi iyi açın. Dindar insanların ruhlarını zehirlemek için şeytani fikirler yayan birisi o. Bu korkunç resimler dünyanın gerçeklerini bize gösteriyor. Tavandan bize tebessüm eden melekler model olarak çizilmiş fahişelerdir. Tabloları yakınca şeytani şeyler yok olmayacak. Fransız
Sihizm Nedir? Sihler neye inanır? Sihizm, Dünya’nın beşinci büyük dinidir. Üstelik bu beş büyük dine göre oldukça gençtir. Henüz 500 yaşındadır. Bugün Dünya’da Sihizm’e inanan, kendini Sih olarak tanımlayan 25 milyon kişi yaşamaktadır. Sihler, neredeyse bütün büyük ülkelerde varlık göstermektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık yarım
Çakra Sistemi
her insanın içinde, dışarıdaki fiziksel dünyayı yorumlayan bir sinir ağı ve duyusal organların yanında; fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal varlığımızı gözeten gizli bedende bulunan 7 enerji merkezinin adıdır. ve yedi çakranın her birinin birçok ruhani niteliği vardır. kadim öğretileri incelediğiniz zaman yüzyıllardır meditasyon olarak
Reklam
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Kendini bilme, kendini tanıma, kendini sevme muhteşem bir sanat icrası gerektiriyor. Önce egosal bir benlik yaratıp hakikatinin üzerine örtüyorsun. Burada yaptığın her şey senin yok hükmünde OL'duğun bir süreç. Bilmeden bir rüya aleminde dalacağın bir rüyada rol oynayacak bir sen inşa ediyorsun. Bununla muazzam bir aşk yaşıyorsun. Sanki celladına aşık olan mağdur gibi. O egosal benlik seni duvardan duvara acılardan acılara hazlardan hazlara vururken kopmayan bir bağ oluyor. Yediğin her kırbaçta daha da sırtını açıyorsun. Bir nokta var ki acılar ile sarsılındığı ve neticesinde egosal benliğin fark edildiği. İşte bu andan itibaren gerçek sanatçı gerçek yaratıcı keşfedici bulucu ortaya yavaş yavaş süzülüyor. İşi zor ama gönülde bir ateş var ki harlanmak için AN kolluyor. Bu sanatçı rüyada iken inşa ettiği esere bakıyor. Kendi bile şaşkın bu devasa eser ortaya çıkana ve bir rüya alemini dibinden köşesine kadar sallayana kadar neredeydin dercesine. Kollar sıvanacak gönül harlanacak. Ortada bir çok katkı ile yapılan eser bu sefer yalnız yıkılacak. Bir heykeltraşın blok bir mermerdeki fazlalıkları keski ile kazıması gibi. Sanal OL'an egosal benliğin var ettiği her şey tek tek usanmadan temizlenecek. O benlikler silinirken bilinecek ki bu işlemi gerçekleştiren de bu benler sayesinde kendini buldu fark etti. Yani öfke kin yok OL'an her şeyde ki onayımızı ve hayrı görme bilinci ile. Sanatçı rüyada iken kendini gerçeğe taşıyan eseri yenileyecek ve yeni eser ile kendinden açılan yeni bir dünyayı seyir edecek. Seyri sefa OL'sun.
Sürü, denizi sahilden seyreder. Sakin, tehlikesiz. Yaratıcı benlik ise denizin içindedir. Dalgalarla boğuşur ve sahildeki seyirci sürüden sürekli eleştiri dinler.
Avangard ve Kitsch Üzerine- Donald Kuspit, 2020
Dikkate değer bir şekilde, Picasso, David Douglas Duncan'ın fotoğraflarında, özellikle de onu küvette çıplak otururken ve sanki kameranın gözüne gülümserken gösteren fotoğrafta, kendisini Sahte bir gündelik Benlik olarak sunarak, Gerçek yaratıcı Benliğini kitschleştirdi - kendi sanatsal kimliğinden ödün verdi - kendi sanatsal kimliğinden ödün verdi. İzleyicinin gözüne girmek, aslında kendisini bir yan gösteriye dönüştürmek. Sonuçta o da herkes gibi; banyo yapıyor. Normal bir adamdır, ancak Kübizmi ne kadar anormal olursa olsun, daha sonraki çalışmalarının erişilebilirliği göz önüne alındığında gelişiminde kesinlikle bir anormallik vardır, o kadar da aşırı derecede farklı değildir. 
98 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.