"Bana kalırsa insanın tanımlanması şöyle olmalı: İki ayaklı nankör bir yaratık."
Kelime Oyunu
Müminun suresi 14 ayeti Diyanet eski çevirisi şöyle: "Sonra nutfeyi kan pıhtısına çevirdik, kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratık yaptık: Biçim verenlerin en güzeli olan Allah ne uludur." Diyanet vakfı ve diyanetin yeni çevirisi: "Sonra bu az suyu bir ALAKA haline getirdik. Alakayı da MUDGA yaptık. Bu mudgayı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir." Buradaki "Alaka" kelimesi hangi tefsirciye giderseniz gidin "kan pıhtısı" olarak görürsünüz. Doğrusu da pıhtılaşmış kandır. Çocuk ana rahminde hiç bir gelişim evresinde kan pıhtısı halinde olmaz. Bu gerçeği bildikleri için alaka kelimesini son zamanlarda bir kısmı Türkçeye çevirmemekte alaka olarak bırakmaktadır. Bir kısmı da embriyo ya da döllenmiş yumurta olarak çevirmektedir.
Reklam
“Ah, insanoğlu ne yıkıcı bir yaratık.. Kendi varlığını devam ettirmek için kim bilir kaç bitkinin canını aldı!”
Sayfa 6 - Kapra YayınlarıKitabı okudu
“ Çölde bir yaratık gördüm, çıplak, hayvansı. Yere çömelmiş tutmuş elleriyle kendi yüreğini, yiyordu. Dedim ki: “ arkadaş iyi mi bu?” “Acı, çok acı “ diye yanıtladı; “ama seviyorum onu. “ Çünkü acı.. ve çünkü benim yüreğim o. “
İnsanoğlu sadece bir vücut ve anlık tepkilerden ibaret bir yaratık değildir. Çeşitli hatıraların ve duyguların, fosillerin ve mercanların inanılmaz bir karışımı­dır.
---- Ya ben yanılıyorsam, ya insanoğlu aşağılık bir yaratık değilse... yani genel olarak insan soyu... O zaman, demek oluyor ki, boş bir inançtan, kuruntudan ibaret bu!.. Ve hiçbir engel yok... Ve bunun böyle olması gerek...
Sayfa 52 - RaskolnikovKitabı okuyor
Reklam
“Hiçbir yaratık var olmayı bırakmadan daha yüksek bir doğa elde edemez.”
Martin şimdi onu gerçekten sevmediğini biliyordu. Onun sevdiği idealleştirilmiş bir Ruth, kendi yarattığı Tanrısal bir yaratık, yazdığı aşk şiirlerinin parıltılı ve aydınlık ruhuydu.
"Çağdaş bir kadınsın sen. Sevdayı hayvanlar gibi yaşayamazsın, bunu yapmayı bilen tek yaratık onlardır. Güçlü erkeklerle de yaşayamazsın çünkü yönetilmek senin için yıkım olur; zayıflarla da yapamazsın çünkü onlara yön verme sıkıntısına girersen yok olur gidersin...”
Atsız asker değildi, fakat bir asker gibi yaşadı, asker gibi öldü. Zamanlar üstü, zamanlar aşırı bir adamdı. Türklük onun için bir sevda idi ve başka hiçbir şey önemli değildi. Önem verir göründüğü, üzerinde yazılar yazdığı, kitaplar doldurduğu her şey Türklük içindi. Türklük, tarihin derinliklerinden kopup gelen, geleceğe doğru yürüyen kutsal bir
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.