-SPOILER-
"Annem!" diye haykırdı hayatında ilk kez. "Annem! Baba!"
Arkasında, açık kalmış olan balkon kapısı rüzgârdan çarpıyordu. Işıklı cezveden kırmızı bir kahve seli boşaldı, kan kırmızı bir kahve. Ona kimse cevap vermedi. Ölüler konuşmaz.
Onun yardımına ya da gerektiğinde sohbetine ihtiyaç duyan kimse yoktu gerçekten.
Fark etmeden ölmüş olabilir miydi? Farkına varmadan gelebilir miydi ölüm?
"Bu sonsuz gençlik ırmağı değil, şehrin atıklarını taşıyan kanalizasyonları. Ölüleri ve atıp kurtulmak istediğimiz, vicdan azabı, hatalar, terk edişler, suç, cinayet gibi her şeyi alıp götüren kanalizasyonlar."