Ne kadar yalnızız!
N; Samanyolu Galaksisindeki yıldızların sayısı, fp; gezegen sistemleri bulunan yıldızların oranı, ne; belirli bir sistemde çevresel koşullar açısından yaşanmaya elverişli gezegenlerin sayısı, fl; hayatın başladığı ve yaşanmaya elverişli gezegenlerin oranı, fi; akıllı canlılara ait hayat şekillerinin geliştiği gezegenler, fc; haberleşebilecek
Bakış Acısı
Hanife Mert Hanım'ın 4 bölüm 400 sayfadan oluşan #BakışAcısı eserini #okudum. Bu eseri okumadan önce #DüşBatımı eserini okumanızı tavsiye ederim. Her ne kadar ayrı eserler olarak algılansa bile birbirinin devamı olduğunu belirtmek isterim. ️️️️️️️️️️️️️️️️ Eser zamanlar arasında geçişlerle 1984 yılları ve 2004 yılları arasında zaman
Reklam
"Öyle insanlar tanırız ki dünyaları yaşadıkları ma- hallenin sınırlarını aşmaz. Onları meşgul eden, etkileyen, tasalandıran, zihinlerini kurcalayan; yalnızca mahallelerinde olup bitenlerdir. Köy ve mahallelerinin izin verdiği ölçüde Dünya'yı görebilir, algılayabilirler, dış Dünya'dan gelen etkilerden de ancak mahallelerine girebilenleri algılayıp kavrayabilirler. Mahalle sınırları dışında olup bitenler onlar için anlamsızdır, yok gibi dir, olmamış hükmündedir."s.11 Bu açıdan, herkesin evreninin boyutları, onun hayatının, yaşam biçiminin (yaşantılarının H.H.) boyutlarına eştir. Bu noktadan sonra şu denklemi ortaya atabiliriz: «Her insanın evreninin sınırları yaşayabildiği yere kadardır.»s.13
Sayfa 11 - Seçkin YayıncılıkKitabı okudu
Drake Denklemi, 1950'lerin sonuna doğru ilk yapay Dünya uydularının fırlatılmasıyla beliren uzay heyecanının bir sonucuydu. O zamanlar Frank Drake, Virginia'daki Green Bank radyo gözlemevinde çalışıyordu ve yalnızca başka akıllı medeniyetlerin bulunma olasılığıyla değil, onlarla radyo teleskoplar kullanarak iletişim kurma ihtimalleriyle
"Ömür dediğin şey zaman içinde bir yolculuktan ibaretti. Mekân değişse de, muhatap oldukların gitse de herkesin yolu da yolculuğu da bir hayatın içindeydi. Sonuna varınca dönüp baktığında ne kadar da kısacık gelen ömrün içine nice güzergâhlar, duraklar; uzayıp giden, kimi zaman değişen yollar sığardı. Herkes nasibi kadar yaşardı. Kısmeti kadar nasiplenir, rızkı kadar yer ama şükrü kadar doyardı. Böyle bir denklemi vardı yaşam kurallarının. Şikâyet ettiğin şey artar, şükrettiğinse çoğalır, bereketlenirdi. Çoğu zaman sahip olduklarınla alakalı olmaz insanoğlunun doyumu. Memnuniyeti ve şükrü kadar belirlenirdi hayatını niteliği. Kimi kuş sütünün eksik olmadığı sofralarda hâlâ aradığını bulamamakla uğraşıp yüreğini karartırken, kimi de kuru ekmek ve soğanla yediği fukara yemeğinden aldığı lezzetle mest olurdu. Hayat; beden gözünün maddede gördüğü değil, gönül gözünün görmeyi istediği derinlik kadardı."
Sayfa 248Kitabı okudu
Kaosun denklemi çok basit aslında. Yaşam=yaşam. Ölüm=ölüm. Oysa hepimiz kendi denklemimizi kurmanın ve dünyayı ona eşdeğer kılmanın peşindeyiz. Ne aymazlık!
Reklam
71 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.