“Benim burada nasıl vakit geçirdiğimi soruyorsunuz. Söyleyeyim: Okumakla!.. Yaşamak için insanın önce bir mefkûresi olmalı. Mefkûre tükenmez coşkuların, ümitlerin kaynağıdır. Mefkureler ulusal felaket zamanında doğar. Bugün Türklerin en mefkureli olacakları zamandır.”
Oysa sen bakışlarınla başka istekler ifade ediyorsun beni yeniden yaşamaya yeniden ıstırap çekmeye zorluyorsun yaşamak aynı zamanda yaşamış olduklarını hatırlamak demektir
“Düşünen kadının yumurtalıkları kurur. Kadın fikir üretmek için değil, süt ve gözyaşı üretmek için, hayatı yaşamak için değil, yarı kapalı pencerelerin ardından seyretmek için doğar.”
Elim, Erik'in cebinde olmaya bayılmıştı. Yağmurlu sonbahar akşamlarında ve serin bahar sabahlarında bu cebe sığınmak istiyordu. Orada, Erik'in elinin yanında yaşamak istiyordu.
57. Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, kalplerdeki hastalıklara bir şifa, inananlara bir rehber ve rahmet gelmiştir.
[Özellikle âhiretle ilgili açıklama ve uyarıların yer aldığı âyetlerin ardından Kur'ân-ı Kerîm'in dört temel niteliği "öğüt, şifa, rehber (hüdâ), rahmet" olarak sıralanmaktadır. Ahireti inkâr etmek ve bunun sonucunda âhiret sorumluluğunu hissetmeden yaşamak iman ve amelde sapma demektir. Kur'an, öncelikle bu tehlikeli duruma karşı insanlara öğüt vermekte, onları aydınlatmakta; ikinci olarak her bir insanın gönül dünyalarına hitap ederek oradaki mânevî ve ahlâkî bozukluklar için şifa olmakta; üçüncü olarak Kur'an kendisine inananların doğru ve yanlışları görmesine, ebedî kurtuluşa yönelmesine ve hak yolda yürümelerine rehberlik etmekte; nihayet bu kemal derecelerini aşan müminlerin ilâhî rahmet ve sevgiyi kazanmalarını sağlamaktadır.]
Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum okuduğum bütün kitaplar paramparça çıkıp dalaşıyorum akşamüstleri birbaşıma bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum sımaşık aydınlar, arabesk hüzünler
bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma
Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
ve ne zaman yolum düşse vurolduğun yere kızgın bir halka oluyor boynurnda o sokak Hüznü yalnız atlanmız duyuyor artık
biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
ama içimde bir sırtıanın dalgın duruşu
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Son zamanlarda beni duygusal anlamda etkileyen bir kitap okumamıştım, ta ki Yu Hua’nın “Yaşamak” adlı kitabını okuyana dek. Kitabın anlatımı sade olsa da içeriği fazlasıyla duygu yüklü. Öyle bir çırpıda okunamıyor, bazı noktalarda dayanamayıp bırakmak isterseniz bu çok doğal. Ya da belki de ben fazla hassasım, bilmiyorum…