Zihin sanki olası bir felaket için kaynak istifi yapmaktadır. Böylelikle Beş'ler bilgi, beceri ve kaynak toplayarak sırf kendileri için yarattıkları bölgeden gerçeği yeniden keşfetmeye çalışırlar,
Sorun, zihinle bu şekilde özdeşleşmenin bizi Var Oluşumuzun desteğinden ayırması ve dünyadan uzaklaştırmasıdır. Daha da ötesi, Beş'ler yaşamak amacı ile sürekli bilgi veya beceri toplamaya odaklanırlarsa yaşamaya başlamaları giderek zorlaşacaktır. Vermek, cömert olmak korkutucu bir olay haline gelmiştir. Sanki Beş'ler “Kendim için bile yeteri kadar olmayan bir şeyi kimselere veremem. Sonra ben yoksun kalırım. Yaşamayı öğrenmek için zamana ihtiyacım var” demektedirler, Hâlbuki ne denli çalışır, öğrenir veya biriktirirlerse biriktirsinler hiçbir zaman kendilerini yaşam için hazır hissedemeyeceklerdir.
Sen sarı gülleri seversin
Sarı karanfilleri seversin
Sarı kasımpatlarını
Sarı bir dünyayı seversin
Ben sende olan bütün renkleri seviyorum
İşte farkımız bu
Yoksa, hiçbir şey önemli değil dünyada
Senden başka
Ne zulümler
Ne kavgalar
Ne günler, ne geceler hiçbiri önemli değil
Sen yaşadıkça
Ve yaşamak hiçbir zaman
Bunca güzel olmayacak
Sen yaşadıkça
Öteden beri Cenabı Hakk'ın insanlara bu hayatı yazmak için değil, iyi kötü yaşamak için bahşettiğine inananlardanım. Zaten yazılmış şekli mevcuttur. Nezd-i İlahî'deki nüshasından, kaderimizden bahsediyorum.
Bir çukur kazdım ve onu içine yerleştirdim. Sonra da annemle babama şöyle dedim: “ Youqing geliyor, ona iyi bakın. Hayattayken ona iyi davranmadım. Siz benim yerime ona iyi bakın!”.
Biz de "ölüm Allah'ın emridir" ve yaşamak ise, sanki, şeytanın emri...Emri değil, belki ta kendisiydi. Allah'ın memnun etmek ve şeytan üzmek için en fena şekilde, en fena yerde, en zevksizce yaşamak tarzını seçmiştik
~•~”Yaşam; neşe ve hüzünle, yalnızlık ve yoldaşlıkla, gurur ve pişmanlıkla doludur. Yaşamak demek, bunların hepsini deneyimlenmek demektir. Bazı şeyler kalp kırıcı olabilir ama hiçbir zaman gerçekten kalbinizi kırmazlar. Her zaman daha aydınlık bir gelecek için umut vardır ve bu umudu hiç beklemediğimiz yerlerde bulabilirsiniz.”
Kimsenin aklı başında değildi ve şimdi yaşamak, sadece ölmemeye çalışmaktan ibaret bir şeydi. Oysa yaşamaya çalışmak en büyük yorgunluktu. Ölümü beklemek bile yorgunluktu.