Güzel yaşmak isteyenleri ömürleri boyunca nedir güzel yaşatan? Akrabaları mı? Hayır. Şanlar şerefler mi? Hayır. Zenginlik mi? Hayır. Ne şu ne bu, hiçbir şey insanı Sevgi kadar güzel yaşatmaz. Şimdi sorarım size, bu neden böyledir? İnsan neden çirkin bir şey yapmaktan utanır da güzel şeyleri yapmaya özenir? Bu iki duygu olmasa, ne bir devlet ne de bir insan büyük ve güzel bir iş başarabilir. Şimdi ben şunu söylüyorum: Seven bir adam kötü bir iş yaparken yakalanırsa yahut kötü bir şeye uğrayıp da pısırıklığı yüzünden kendini koruyamazsa, ne babasının, ne arkadaşlarının ne de kimsenin onu bu halde görmesi sevgilisinin görmesi kadar üzmez. Sevgili için de aynı şey, o da kötü bir şey yaptığı zaman, kendini sevenin yüzüne bakmaktan utanır en çok.
"Yukarı bakıyor. Hurma seraplarının yanında Türk kostümlü güzel bir kadın önünde duruyor. Gösterişli kıvrımları, al şalvarıyla ve altın işlemeli cepkenini dolduruyor. Geniş sarı bir kuşak onu kuşatır. Geceleri beyaz bir yaşmak menekşesi yüzünü kaplıyor, geriye sadece iri kara gözleri ve simsiyah saçları kalıyor."
(He looks up. Beside her mirage of datepalms a handsome woman in Turkish costume stands before him. Opulent curves fill out her scarlet trousers and jacket slashed with gold. A wide yellow cummerbund girdles her. A white yashmak violet in the night, covers her face", leaving free only her large dark eyes and raven hair.)
Merhum Cahit Zarifoğlu Yaşmak'ta şöyle diyor,mealen: Söyleyin bana iki hayatınız mı olacak? Birisiyle sanatınızı icra edecek,diğeriyle yaşayacaksınız, öyle mi? Yok böyle bir şey, diyor, size bir hayat bahşedilirve o hayat aynı zamanda Müslümanca yaşamakla emrolunduğunuz bir hayattır. Bu hayat aynı zamanda günlük meşgalelerinizi, işinizi gücünüzü, ticaretinizi, eğitiminizi,insani ilişkileriniz de sürdüreceğiniz bir hayattır. Tabiatıyla dine ait olan ve dine ait olmayan diye ikiye bolünebilecek parçalı bir hayat imkanı yok.
O gün babam bermutad arabasını kullanarak saraya döndü. O günün akşamı annemle yemekte otururlarken, "Bugün kızı mı arabada gördüm. Uzaktan, yaşından çok büyük gözüküyor. Bilmeyenler onu büyük bir kız sanırlar. Önümüzdeki haftadan itibaren yaşmaklanması lâzımdır. Bundan sonra açık çıkma sın," emrini verdi.
Annem, "Ama Efendiciğim, nasıl olur? Yaşı pek küçük," diye itiraz ettiyse de babam, "Kadınım! Yetişmiş kızını açık gezdiriyor demezler mi zannediyorsun? Ne zaman olsa yaşmaklanacak değil mi? Şimdiden örtünmeye alışmış olur," cevabını vermişti. Benden üç-dört ay kadar büyük olan hemşirem Şadiye Sultan benden hayli zaman sonra yaşmaklanmıştı. Lakin ben büyük hemşirelerim gibi yaşmak giyeceğim için pek sevinmiştim