Hız uyuşturuyor. Artık her yerde ve hiçbir yerdeyiz. Orada ama buradayız. Dostumuzla sohbetteyiz ama telefonun veya sohbet ağının ucundayız. Aslında bütün varlığımızla bir yerde değiliz, parça parça orada ve buradayız. Anlaşmak için zaman gerekir, zaman ve mekân. Konuşmanın yanında susmak da gerekir, birbirinin söylediğine dikkat kesilebilmek, kalbini dostunun kalbine yaklaştırmak gerekir, insana ve gerçek hayata ayrılan zaman azaldıkça yabancılaşma çoğalıyor. Gerçek hayattan ayrışan bilinç, sanal ses ve sanal sohbetle uyuşuyor.
"Sevmek için zaman ayırmak gerekir.Bilmek için zamana ihtiyaç duyarız. Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. Zamanla olgunlaşırız. LÜTFEN YAVAŞ GİDİNİZ ."
Tahmin edebileceğin gibi bitkiler üzerinde çalışırken, yavaşlık konusuna ayrı bir ilgi duyuyorum. Bitkilerin davranışlarının takdir edilmemesi (onların kendi gerçek davranış- ları olan sofistike organizmalar olarak kabul edilmediği gerçeği vb.), tüm eylemlerinin bizimkinden farklı zamanlarda, normal- den çok daha yavaş yürütüldüğü gerçeğinden kaynaklanmakta- dır. Hız, bugün belirleyici bir faktör; bu bir erdem olarak kabul ediliyor. Ancak ben bunda bir erdem göremiyorum. Star Trek dizisinde, Enterprise uzay gemisinin aşırı hızlı hareket eden var- lıkların yaşadığı bir gezegene vardığı bir bölüm vardı. Bunlar, uzay gemisindeki mürettebatı organik olamayacak kadar hare- ketsiz varlıklar olarak algılayan yüksek hızda hareket eden var- lıklardı. Mürettebatın herhangi bir hareketini algılayamadıkları için onların zeki olmadığı sonucunu çıkarıyorlar ve keyifli bir şekilde onları yok etmeye başlıyorlardı. Bu sıradan bir hikâyeydi belki, fakat bir bakıma biz insanların bitki dünyasına karşı tav- rını mükemmel bir şekilde ortaya koyduğu için ilginçti. Bitkiler bizimkinden çok daha yavaş sürelerde hareket ettikleri için, bu organizmalara hak ettikleri değeri vermiyoruz. Hızın, karma- şıklıkla ya da sağlıkla veya zekâyla hiçbir ilgisi yoktur. Çünkü saniyede seksen kere kanat çırpan bir sinek kuşu biz insanlardan daha karmaşık bir yapıya sahip değildir.
Kemal Sayar insan ruhundan anlayan ve insan ruhuna dokunan bir yazar.. sadece yazar deyip geçmek de ne kadar doğru bilmiyorum.. Yavaşla..her şeyin hızlı yaşanıp hızlı tüketildiği, eve koştuğumuz, işe koştuğumuz, alışverişe koştuğumuz, sevgiye koştuğumuz, hobilerimize koştuğumuz, kendimize koşup, kendimizden koştuğumuz bu koştumacalı çağda ne kadar mümkün yavaşlamak? Yazar bazı denemelerinde yavaşlamaya methiyeler düzüyor.. yavaş güzeldir, yavaşlığa övgü gibi.. Bunları okurken bir saniye duruyor insan.. sorguluyor koşarken nereye yetişeceğini, bu hızın neye alamet olduğunu.. bir saniyeliğine de olsa insanı durdurup, düşünmesini sağlayacak ve insanda farkındalık oluşturabilecek güzel bir psikolojik eser olduğunu düşünüyorum..
✨Yürüyüşü Günlük Hayat Farkındalığı İçin Kullanmak!
🚶♂️🚶♀️🚶♂️ Muhteşem bir yavaşlama özgürlüğüdür yürümek.
Hız çağının baş döndüren gelişmelerine inat kontrolün elinizde olduğu, fren yapınca savrulmayacağınız, ihtiyacınız kadar hızlanacağınız muhteşem bir yavaşlama özgürlüğü.
Bunu neredeyse bütün yürüyüşlerimde bilinçli olarak
Sevmek için zaman ayırmak gerekir.Bilmek için zamana ihtiyaç duyarız . Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. Zamanla olgunlaşırız. Lütfen yavaş gidiniz.