Ahmed Hulûsi Gönderileri
Ahmed Hulûsi kitaplarını, Ahmed Hulûsi sözleri ve alıntılarını, Ahmed Hulûsi yazarlarını, Ahmed Hulûsi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
81. Yaradılmışın hakikatine eremeden giden insan, âmâdır!
44. Biliniz ki, zamanı geldiğinde dahi söylenemeyecek gerçekler vardır!
43. Görünüz ve susunuz; dinleyiniz ve gene susunuz; öğreniniz ve gene de susunuz… Tâ ki “Konuş” denilene kadar!
35. İsmini, zamanın silemediği öze ermişler arasına girmeye çalışınız! 36.
15. Kadın, hisleriyle hareket eden; erkek, özündeki gerçekle davranışlarını düzenleyen yaratığın adıdır!
11. Ne mutlu, Gerçeğe erene; ve O’na tâbi olabilene!
Ahmed Hulûsi’nin, yine “İNSAN VE SIRLARI” adlı kitabındaki yanıtı ise şöyle: “Zikir yaptığınız zaman yani Allâh’a ait olarak bilinen bir mânâyı tekrar ettiğiniz zaman beyinde ilgili hücre grubunda bir biyoelektrik akım meydana geliyor ve bu, bir tür enerji şeklinde, manyetik bedene yükleniyor!
Aynı zamanda siz bu mânâyı tekrara devam ederseniz yani bu kelimeyi tekrara devam ederseniz, bu defa tekrarlanan kelimenin tekrarından oluşan biyoelektrik, daha da güçlenerek yeni hücre birimlerini devreye sokuyor ve bir kapasite genişlemesi söz konusu oluyor.”
Ahmed Hulûsi, 1986’da yayımlanan “İNSAN VE SIRLARI” kitabının, “Dünyadaki En Önemli Çalışma Zikir” adlı bölümünde bu konuyla ilgili şunları söylüyor: “Yaklaşık 14 milyar hücreden oluşan insan beyninin ancak cüzi bir kısmı doğum sırasında aldığı ışınlarla faaliyete girer; bundan sonra da yeni tesirlerle yeni açılımlara kavuşması imkânsızdır. Beyin, doğum anından sonra dışarıdan gelen ışın etkileriyle yeni hücre gruplarını devreye sokamaz. Ancak beyindeki devreye girmemiş kapasite ilelebet âtıl durmak için varedilmiş demek değildir bu...”
Milyarlarca hücreden oluşan beyin, esas itibarıyla biyoelektrik enerji üretip, bunu ışınsal enerjiye çeviren ve kendisinde oluşan mânâları, bir yandan Ruh dediğimiz yapıya yükleyen ve diğer yandan da dışarıya yayan bir organik cihazdır.
Allâh’ın isimlerinin işaret ettiği mânâlar, insan beyninde açığa çıkar. İnsan şuuru, Allâh’ı, ancak beyin kapasitesi kadar tanıyıp “yakîn” elde eder.