Alexandra Ripley tanınmış Amerikalı yazar oldu. O en iyi Margaret Michel tarafından romanında "Scarlet", "Gone with the Wind" ünlü romanı devamıdır tanınıyordu."Hayat" dergisinin reklam departmanında görev yaptıktan sonra, o beyin cerrahları için ghostwriting kağıtları onu yazma atama almadan önce iş çeşitli yaptım. O sonunda İngiliz en çok satanlar listesinde zirveye "Scarlet" yazdı önce bu romantik ve tarihi yazar, birçok satan romanlar yazmıştır. Edebiyat eleştirmenlerinden olumsuz görüş bir dizi olmasına rağmen, bu kitabın büyük bir ticari başarı kazandı. Warner Books 4.940.000 $ için bu romanı yayınlama hakkına kazandı. Romanın başarısı beş yıl sekiz milyon kopya sattı o kadar büyük oldu. Bu roman 18 dile çevrildi. Daha sonra, bu romanından uyarlanan olan sekiz saatlik televizyon, mini-serisi, CBS televizyonunda yayınlandı. O "var Başkanın Bed? Lady Yani" ilk romanı yazdı BK Ripley takma adıyla. O kirasını ödemek için parasını ödünç olan bir kredi memuru için en çok satanlar oldu onu ilk tarihi romanı "Charleston", adanmış. Onun olumlu eleştiriler kazandı romanındaki bazıları "New Orleans Legacy" ve "Tanrı'nın Fields itibaren" bulunmaktadır.
“Sen bir erkeğin her şeyini istersin Scarlett… Vücudunu, kalbini, düşüncelerini ve ruhunu. Onlara sahip olmazsan da mutlu olamazsın. Ben sana her şeyimi veremem. Hiç kimseye her şeyimi veremem.”
İyi geceler site sakinleri. Her birimiz, bizde iz bırakan nice kitaplar okumuş, nice şairleri sadakatle göğsümüzde bir nişan gibi taşımızdır. En sevdiğim kitap değil en sevdiğim kitaplar var benim de. Hangisini seçecek olsam, diğerinde hatrım kalır. Bunlardan en etkinlendiklerimden ve okunmasını istediğim bir kitap var ki okurken yaşadıklarımı
Margaret Mitchell, Rüzgar Gibi Geçti’nin bittikten sonra dahi aklımızı işgal etmekten vazgeçmeyeceğinden emin olmuştu. Eğer bu kitabı okumayı düşünüyorsanız, siz de durumdan haberdarsınızdır. Ancak Rüzgar Gibi Geçti Mitchell’ın ilk ve tek romanı olduğu için ondan sonra devamını yazmayı başka yazarlar denedi. Alexandra Ripley de onlardan biri. Kendi içinde değerlendirdiğimizde okunabilir, çerezlik bir kitap olmasına rağmen en sevdiğim romanın mirasına layık görmüyorum. Karakterler adeta karakterlerini yitirmişler. Rüzgar Gibi Geçti yayınlandığı günden bu yana her zaman kendisinden sonra benzer/benzemeye çalışan aşk romanlarına ilham kaynağı oldu. Esin kaynağı olan bir romanın devamının ise böyle klişelerle dolu bir kitap olması insanda “okumasaydım da olurdu” hissini uyandırıyor.