Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ali Ayçil

Ali AyçilSur Kenti Hikayeleri yazarı
Yazar
Editör
8.5/10
822 Kişi
3.473
Okunma
280
Beğeni
22,3bin
Görüntülenme

Ali Ayçil Gönderileri

Ali Ayçil kitaplarını, Ali Ayçil sözleri ve alıntılarını, Ali Ayçil yazarlarını, Ali Ayçil yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
içimizden biri, yani en çekingen olanımız bir gün hiddetlendi fazlasıyla, dilinin bağı çözüldü ve her birimizin kalp fotoğrafını çıkarıp koydu ortaya. mülayimimizin göğüs boşluğunda kindar bir nokta gördük; yanıp söndü yardımseverimizin göz çukurundaki hesaplılık; akıllımızın alnında kurnaz bir çizgi belirdi. hepimiz gerçekte, onun gösterdiği fotoğraflardaki kişilerdik. dünyanın en sahici resmini, çok istemesine rağmen o resme dâhil olamayanımız çekmişti...
Sayfa 82 - içimizden biriKitabı okuyor
Çocukluğum da burada değil,orada...
Belki de insan sona yaklaşırken her şey gözünden düşmeye, ama bazı şeyler gözünde tütmeye başlıyor; başa, başladığı yere dönmek istiyor.
Sayfa 38 - Dergâh Yayınları,3. BaskıKitabı okuyor
Reklam
Çünkü yalnızlık tedavisi zor bir hastalıktır...
Sayfa 36 - Dergâh Yayınları,3. BaskıKitabı okuyor
İnsanın talihi bir kez dönmesin, bir hatayı bir başka hatayla telafiye kalkıyor.
Sayfa 34 - Dergâh Yayınları,3. BaskıKitabı okuyor
ben dört mevsimin dördünde de annemin yüzünde bir değişiklik görmedim. üzeri sayısız çizgiyle saklanan, mevsimlere aldanmayan bir yüzdü onunkisi. tabiatın bu erken yorulmuş gelini, tepeleri örten kara nasıl bakıyorsa, basmalıklara doluşan kuşlara da aynı sakin yüzle bakardı. o sakin yüzde hiç belli etmeden ekin tarlaları yeşerir, harmanlar kaldırılır, koca bir bağ bozulur, ama o yüz ne hevesini ne de kuruntusunu ele verirdi. yekpare bir zaman aynasına benzerdi onun yüzü. annemin yüzünün tam karşısında, iki ablamın ve sürekli evimize girip çıkan komşu kızlarının yüzleri dururdu. bu acemi kızları nasıl da çabuk avlardı mevsimler. üzerinde gölge oyunu oynanan bir perde gibiydi onların yüzleri: açılır ve kapanırlardı; yumuşar ve sertleşirlerdi; kaybolur, sonra yeniden bulunurlardı...
Sayfa 69 - ficek atmaya giden kızlarKitabı okuyor
Reklam
ben bu iskelenin süryanisiyim giden gider bana kalır güneşin kızıllığı herkesi uğurlayan o uğurlanmaz hüzün ayırmaz kıyısından içimdeki korsanı
neyime bilendiniz koca keskileri hayatın incecik ormanken ben berrak sular yürütürdüm gövdemden kime örnek şimdi alımsızlığım kim har istedi de budandı gölgem
bu ateşin yalnızlık ülkesinde öyle yoksul ki ruhum; korkuyorum güzün incittiği bir yaprak alıp götürecek sığındığım gölgeyi de.
Reklam
nereye varsam yönlerden bir çarmıh geriliyor içime gidip geliyorum zamansız bir ölümle
İnsan dönüp bir yola bakınca hemen görürdü, Bir başka yalnızlığın ayağından geriye kalan tozu. Sonra terzilerini gönderirdi zaman; Bütün yırtık yollar bir bir dikildi, Boşluğa renkli kumaşlar giydirildi. Mesafelere öyle sağlam düğümler atıldı ki, Yer kalmadı bir kulaktan öbürüne uçup giden çığlığa… Yeni yalnızlık çağı böyle başladı…
Sayfa 148Kitabı okudu
"Gündelik hayat", sanki şehrin üzerine serilmiş bol desenli bir telaş kilimidir.
Sayfa 26 - Dergâh Yayınları,3. BaskıKitabı okuyor
Tarih sanki zamanın oyuncağıdır; oyuncaklar, yeni oyuncaklarla yer değiştirir ve biz hep bir ağızdan “artık zaman değişti" deriz...
Sayfa 25 - Dergâh Yayınları,3. BaskıKitabı okuyor
Ben hâlâ biz ölmeden önce olup bitenlerin içindeyim ve ölmeden önce ölmeyi becermişlerden biri değilim. Öyle birileri var mı?
Sayfa 17 - Dergâh Yayınları,3. BaskıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.