Hayatlarında hiçbir kötülük yapmamış, politikaya ya da başkaların işine bulaşmadan, kendilerini çocuklarına adayarak bir köşede sessizce yaşamış bu yaşlı insanlara neden saldırıldığını bir türlü anlamıyordu.
Yakında babasının yaşına ulaşacak, sonra da onu geçecekti. Bu kavraması neredeyse imkansız bir şeydi. İnsanın babasından ya da annesinden yaşlı olması, haritasız, kulavuzsuz bir şekilde karanlıkta ilerlemesi anlamına geliyordu.
Hitler’in Fransa’da Musevi avı başlattığı günlerde, bu ülkede bulunan Türk diplomatlarının Osmanlı kökenli Musevi vatandaşlara pasaport sağlayarak, trenlerle Türkiye’ye kaçırmaları üzerinden kurgulanan bir kitap. Annesiyle birlikte Istanbul'a doğru yola çıkan 13 yaşındaki genc bir kızın geride bıraktığı babası, savaş bitiminde Fransa'ya dönmeleri,tekrar hayata tutunma çabaları... O dönem yaşanan herşey var,yemek karneleri,kola yapılan Yahudilik simgesi dövmeler,gaz odaları, asagilanmalar ... İçiniz burkulararak okuyacağınız yine bir 2. Dünya savaşı romanı, üstelik gerçek bir hikaye.
Son satırları buğulanan gözlerim ve duygusallığın verdiği öne büzülen dudağımın aldığı ifade ile bitirdim. Savaşın insanlarda bıraktığı etkileri, darmadağan olan hayatları , yitirilen insanları, kaydedilen toprakları, ve hatta vatanı.. öyle güzel anlatılmış ki. Çünkü maalesef yaşanmış ve hâlâ yaşanıyor... Okumanızı tavsiye ederim
Türkiye den Paris'e giden Yahudi bir ailenin dramını anlatan bir kitap. Her ne kadar sonuyla beni biraz hayal kırıklığına uğrattıysa da, kitabı beğendim.Dönem kitabı okumayı sevenlere tavsiye ederim.