Suudi Arabistan'ın güneyindeki El Karn kasabasında doğdu. İlkokulu burada okudu, ortaokulu Riyad'da, liseyi Abha'da okudu. Abha'da Uṣūl al-Dīn (Din Vakıfları) Fakültesi'nden mezun oldu ve ardından yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. Abha'daki Ebu Bekir camisinin imamı ve hatibi olarak görev yaptı.
Suudi Arabistan’ın Selefi/Hanbeli ilim geleneğinin yetiştirdiği önde gelen isimlerden olan Âiz el-Karnî, sadece Arabistan’da değil aynı zamanda tüm Arap dünyasında saygınlığı olan bir ilmi şahsiyettir. Onun etkinliğinin ülke sınırları dışına taşmasında ilmi ve edebi yönünü vaiz/davetçi kişiliği ile mezcetmesinin rolü büyüktür. Zira el-Karnî, sayısı binleri aşan vaaz ve derslerinde dinleyicisinin duygularına hitap ederek sözünü tesirli kılmasında ilmi birikimi kadar edebiyatçı yönünü de kullanmıştır.
Onun edebi yönünü yansıtan eserlerinden birisi de Makâmâtu’l-Karnî’dir. el-Karnî bu eserinde, klasik Arap edebiyatında “makâme” olarak bilinen edebi türe öykünmüş ve İslam dünyasının günümüz meseleleri karşısında kendi görüşlerini güçlü bir edebi dille aktarmaya çalışmıştır.
Hakkında intihal ve telif suçlamaları bulunan el-Karni'ye dava açıldı. Suudi Enformasyon Bakanlığı Telif Hakkı Komitesi, el-Karnî'ye 30.000'i kamu hakkı ve 300.000'i yazar Al-Odaidan'a ödenen tazminat dahil olmak üzere 330.000 Suudi riyali tutarında para cezası verilmesine karar verdi. Kararda ayrıca El-Karni'nin Umutsuzluğa Kapılmayın adlı kitabının piyasalardan çekilerek dağıtılmasının ve kamuoyuna sunulmasının engellenmesi de yer aldı.
"Üzülme. Çünkü senin gerçek ömrün; mutluluk ve gönül huzuru içinde geçirdiğin zamanındır. Günlerini hüzünle harcama. Gecelerini kaygı ve tasa içinde geçirme. Zamanını gam ve kederle saçıp savurma. Hayatını müsrifçe bitirme. Şüphesiz Allah israf edenleri sevmez."
Gerçekten de iki türlü ilim vardır: İmana götüren ilim , küfre götüren ilim. Allah Teala düşmanlarından söz ederken şöyle buyuruyor:Onlar, dünya hayatının görünen yüzünü bilirler. Ahiretten ise onlar tamamen gafildirler. (Rum,7)
"İnancım ve davam gereği benim üzerimde güzelliğin parıltısı, zarafetin ışıltısı ve hakikatin asaleti görünmek zorunda. Çünkü tüm bunların ışıltısı ve parıltısı, altının ışıltısından ve gümüşün çekiciliğinden daha üstündür gözümde."
"Dünya hayatında sahnelenen oyun henüz bitmedi. Mutlaka ikinci bir sahneye daha ihtiyaç var. Çünkü biz burada zalimi de görüyoruz mazlumu da, fakat adaleti göremiyoruz. Galibi de görüyoruz, mağlubu da, fakat intikamı göremiyoruz. O halde adaletin tamamlanacağı başka bir âleme ihtiyaç var. "
İmmanuel Kant
وَمَنْ اَعْرَضَ عَنْ ذِكْر۪ي فَاِنَّ لَهُ مَع۪يشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اَعْمٰى
Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz. (Tâ-hâ 20: 124)
Her genç kızın ve Anne'nin, başucu kitabı olarak konumlandırması ve okuması gereken, muhteşem bir kitap.
Mutlu Kadın, RABBİNE teslim olmuş kadındır.
Dünya'nın En Mutlu Kadını Siz'siniz...
Hanım kardeşlerim bu kitabı ikinci kez okuyorum ve bitirmeden inceleme hakkına sahip olduğumu düşünüyorum. :) Hanım kardeşlerim diyorum çünkü tamamen bayanlar için yazılmış bir kitap. Sayfalar penbik punbik , güllü dallı :) Ama bir o kadar da dolu dolu. Yani çift dikiş yapmamdan da belli beğendiğim dimi :) Kesinlikle tavsiyemdir. Bir bayan nasıl olmalı ? Naif, zafir, vakur, akıllı, becerikli, sabırlı, tevekkelt, sevimli, mutlu, mümin, cömert, anlayışlı, güzel bakan, seven, hoş gören, bilgili, çabalayan, vicdanlı, dindar, ... Daha nicesi için tutam tutam serpiştiriyor bu kitap önümüze. Rabbimin razı olduğu tabloda olmak istiyorumun krokisini çizmiş gibi . Bir öğüt, nasihat, uyarı, kişisel gelişim kitabı. Tüm güzel yönleriyle Müslüman hanım profili çıkıyor karşımıza okudukça bu kitabı. Ben severek okumaya devam edeceğim. Tavsiyemdir. Sevgiler.
" Çiçeği tesbih ederek kokla."
Tam ihtiyacım olan bir kitaptı, o yüzden yavaş yavaş sindire sindire okumak istedim. Çok güzel konulara değinmiş kesinlikle herkesin alıp en az 1 kere okuması gereken bir kitap. Çok güzel dersler çıkartacaklarına eminim :)
Beğendiğim bir bölümü de buraya bırakıyorum..
Zeki kişilerden birisi bürosunun duvarına üç tane değerli levha asmıştı.
Birinci levhada şöyle yazıyordu: "Gün bügündür." Yani, bugünün sınırları içinde yaşa, demek istiyordu.
İkincisinde şu yazılıydı: "Düşün ve şükret." Yani, Allah'ın sana verdiği nimetleri düşün ve bunlardan dolayı O'na şükret.
Üçüncüsünde şu yazılmıştı: "Öfkelenme!"
Bu üç tavsiye seni en kısa ve en kolay yoldan mutluluğa götürür. Sen de her gün okumak için bunları not defterine yazmalısın.