Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çetin Yetkin

Çetin YetkinBir Savcının Not Defterinden yazarı
Yazar
Çevirmen
8.8/10
89 Kişi
380
Okunma
24
Beğeni
4.046
Görüntülenme

Çetin Yetkin Sözleri ve Alıntıları

Çetin Yetkin sözleri ve alıntılarını, Çetin Yetkin kitap alıntılarını, Çetin Yetkin en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Biz de Paşam bizde :)
"Biz de bir zamanlar marifetmiş gibi evlenmiştik. Merasimlerle evlenmeyi bir marifet saymıştık."
Sayfa 15 - OtopsiKitabı okudu
Asalaklardan, hırsızlardan, arsızlardan iğreniyorum.
Reklam
Atatürk anıları-9: Benim de gözlerim doldu...
"Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum! Görüyorsun ya, gittiğimiz her yerde mütemadiyen dert, şikâyet dinliyoruz... Her taraf derin bir yokluk, maddî, manevî bir perişanlık içinde... Ferahlatıcı pek az şeye rastlıyoruz; Memleketin hakikî durumu bu işte!... Bunda bizim bir günahımız yoktur; uzun yıllar hatta asırlarca
Bir ulusun en büyük güç kaynağı vatandaşlar arasındaki birlik ve karşılıklı sevgidir. Bu birlik ve sevgi ulusal yaşamın hemen her aşamasında kendini göstermelidir. Uluslararası yaşam savaşımında başarının ilk koşulu, hiç kuşkusuz güçlü olmaktır. Ulusların en büyük güç etkeni ise yapılarındaki türdeşlik, bireyleri arasındaki dayanışma ve ülkülerindeki birliktir. Birbiriyle didişen, birbirini düşman gören vatandaşlar, asıl ulus düşmanlarının bilerek ya da bilmeyerek emellerine hizmet etmiş olurlar.
"...Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum! Görüyorsun ya, gittiğimiz her yerde mütemadiyen dert, şikayet dinliyoruz... Her taraf derin bir yokluk, maddi, manevi bir perişanlık içinde... Ferahlatıcı pek az şeye rastlıyoruz; memleketin hakiki durumu bu işte!.. Bunda bizim bir günahımız yoktur; uzun yıllar hatta asırlarca dünyanın gidişinden gafil, birtakım şuursuz idarecilerin elinde kalan bu cennet memleket; düşe düşe şu acınacak hâle düşmüş."
Sayfa 115 - Gürer Yayınları
Bilindiği gibi, emperyalizm bir ülkeye yalnız silâh zo­ruyla girmez. Hedef seçtiği ülkenin insanlarının duygu ve düşüncelerini önceden öyle bir duruma sokar, öyle bir yönlen­dirir ki, o ülke insanları kendiliklerinden, isteyerek ve iyi bir şey yaptıklarını sanarak emperyalist güçlere ülkelerinin kapı­larını açarlar, biraz iş bilenleri ise işbirlikçiler olarak bu em­peryalist sömürüden pay da alırlar. Bunu sağlamanın yolları, ülkenin yazgısı üzerinde şu ya da bu ölçüde söz sahibi ola­bilecek kişileri ya kendi ülkelerine gelmelerini sağlayarak ora­da "eğitmek", geride kalanları ise yabancı dilde eğitim yapan ve belli bir dünya görüşünü öğrencilerine belleten eğitim ku­rumları açmak, kültür merkezleri kurmak, yaygın bir propa­ganda ağı içinde yoğurmaktır. Kitle ileişim araçları bu amaç için biçilmiş kaftandır. O nedenle, emperyalistler, ülkenin ile­tişim odaklarını doğrudan doğruya kendi denetimlerine sok­mak isterler, bu yapılamıyorsa "eğitilmiş" kişilerin yöneti­minde olması için çalışılır.
Sayfa 345 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
Reklam
12 Mart yönetimi hangi evde, nerede kitap görse toplatıp durmuştur. Dönem, sanki kitap düşmanlığı dönemiydi. İş o boyutlara varıyordu ki, bugün inanmak zor gelir o günleri yaşamamış olanlara. Sözgelimi, bir gencin evinde topu topu üç kitap bulunmuş, ama o bu kitaplar yüzünden bir iki gününü gözaltında geçirmişti. Kitaplardan biri bir aşk romanı; ötekisi, tarihsel bir roman; üçüncüsü ise bir polis şefi tarafından yazılmış ve polisin bazı çözülmesi güç cinayetleri nasıl aydınlattığını anlatan bir kitaptı. Genci getiren polise bu kitaplar yüzünden niçin onu gözaltına alıp savcılığa kadar getirdiklerini sorduğumda aldığım yanıt şu olacaktı: "Kitap, kitaptır!"
“Olayı araştırdıkça, uygarlık, insan hakları, özgürlük vb. sözleri dillerinden düşürmeyen, herkese bu konularda ders vermeye kalkışıp duran Avrupalıların ve Amerikalıların gerçekte ne denli uygarlıktan uzak olduklarını, insan hakları ve özgürlük kavramlarının onlar için hiçbir değerinin olmadığını bir kere daha ama daha açıkça görüyordum. Struma olayı, onların barbarlıklarını somut bir biçimde ortaya koyuyordu.”
Sayfa 9 - Gürer YayınlarıKitabı okudu
Her devletin üzerine kurulup geliştiği temelleri vardır. Bu temelleri sarsarsanız, o devlet de sarsılır; yıkarsanız, o dev­let de yıkılır. Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri ise Atatürk ilke ve devrimleridir ve bunların da başında laiklik gelir. O nedenle, laiklik ilkesi yaralanacak olursa, devlet ve toplum ya­pısında da yaralar açılır. Bizler bu gerçeği yaşayarak da gö­rüyoruz. 2 Temmuz Sivas olaylarının ve daha önceki benzeri kıyımların nedeni, laiklik ilkesinin gereği gibi gözetilmemiş ve hattâ doğrudan doğruya iktidarlarca yıkılmaya kalkışılmış olmasından başka bir şey değildir.
Sayfa 436 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
Atatürk anıları-8: Poker.
1923 Mart ayında trenle Adana'ya gidilirken Kılıç Ali, Konya mebusu Refik [Koraltan], Başyaver Salih [Bozok] ve İsmail Habib [Sevük] de sıkıntıdan kompartımanda bavulları üst üste koyarak oluşturdukları masada poker oynamaya koyulduklarında Gazi'nin oyuna katılması bu duruma tipik bir örnek. "-Bakın şu beceriksizlere, hiç
310 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.