Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çetin Yetkin

Bir Savcının Not Defterinden yazarı
Yazar
Çevirmen
8.8/10
89 Kişi
380
Okunma
24
Beğeni
4.121
Görüntülenme

Çetin Yetkin Sözleri ve Alıntıları

Çetin Yetkin sözleri ve alıntılarını, Çetin Yetkin kitap alıntılarını, Çetin Yetkin en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her devletin üzerine kurulup geliştiği temelleri vardır. Bu temelleri sarsarsanız, o devlet de sarsılır; yıkarsanız, o dev­let de yıkılır. Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri ise Atatürk ilke ve devrimleridir ve bunların da başında laiklik gelir. O nedenle, laiklik ilkesi yaralanacak olursa, devlet ve toplum ya­pısında da yaralar açılır. Bizler bu gerçeği yaşayarak da gö­rüyoruz. 2 Temmuz Sivas olaylarının ve daha önceki benzeri kıyımların nedeni, laiklik ilkesinin gereği gibi gözetilmemiş ve hattâ doğrudan doğruya iktidarlarca yıkılmaya kalkışılmış olmasından başka bir şey değildir.
Sayfa 436 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir çok meslekte üzerinize aldığınız bir işi "Ben bunu beceremiyorum, yapamıyorum" diyebilir ve bırakabilirsiniz. Savcı ya da yargıç olarak bir işe girişmişseniz bu şansınız yoktur. Ne bir savcı ben bu soruşturmada işin içinden çıkamıyorum diyerek o soruşturmayı öylece bırakabilir, ne de bir yargıç ben bunu çözemeyeceğim diyerek o davadan çekilebilir. Ne yapıp ne edip sonuca ulaşmak zorundasınız.
Sayfa 119Kitabı okudu
"Senin asıl büyüklüğün, bütün o büyüklüklere rağmen, milletin ferdiyim diye övünmendir!"
Sayfa 27 - OtopsiKitabı okudu
"Genç savcım, anlaşılıyor ki siz doğuda hiç bulunmamışsınız. Size ülke gerçeklerini tanıtmak gerek. Biraz da doğuda çalışsanız iyi olacak."
Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum!
Reklam
Atatürk ilke ve devrimleri, yeri geldiğinde belirttiğim gibi, aynı zamanda demokrasinin önünü açmaya yönelmiş, "gerçek" bir demokrasinin varlık kazanabilmesi için gerekli olan koşulları yaratmayı amaçlamış bulunuyordu. İnönü, ön­ce devrim karşıtlarını önemli görevlere getirerek ama daha da önemlisi devrimlerden ödün üstüne ödün vererek, üstelik dini siyasete âlet ederek, demokrasinin önünü böylece kendisi tıkamıştır. Öte yandan, yılların planlaması ve çabası sonucun­da yaratılan Köy Enstitüleri'nin devrim düşmanlarınca acıma­sızca yıkılmasına göz yummasaydı, göz yummak ne demek, baş yıkıcısı Reşat Şemsettin Sirer'i Millî Eğitim Bakanı yap­masaydı, demokrasinin önündeki başlıca engel olan cahillik, boşinançlar, ağalık, şeyhlik... ten bugün iz kalmamış olacaktı. Bugün, aşiret reisleri ve toprak ağaları T.B.M.M.'nin ceylan derisi kaplı koltuklarında oturamayacak, bakanlık yapamaya­caklardı. Ama, o, Köy Enstitülü öğretmenin yerine İmam Hatipliyi, demokrasi gereği, geçirdi.
Sayfa 600 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
Sabahattin Ali : "Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer. Bir gün Almanlar'ın pabucunu yalayan, ertesi gün İngilizler'e takla atan, daha ertesi günü de Amerika'ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. O da kendi cefakâr milletimizdir. Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük. Bugünün itibarlı kişileri gibi, kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık, İç ve dış bankalara para yatırmak, han, apartman sahibi olmak, sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün kavgamızda kendimiz için bir şey istemedik. Yalnız ve yalnız, bu yurdun bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik. Bu ne affedilmez bir suçmuş meğer! Nerdeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracaklar: 'Görüyor musun şu haini! İlle namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor...'Çalmadan, çırpmadan, bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi? Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer! Bereket, zora katlanmasını bilen millet de namuslu."
Sayfa 500 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
Atatürk anıları-6: Vallahi üzüldüm adamcağıza ya.
İstanbul valisi Muhittin Üstündağ, o gece Dolmabahçe Sarayı'nda Atatürk'ün sofrasında bulunuyordu. Vakit geceyansını epey geçmişti ki Atatürk uyumak için odasına çekilince vali de rahat bir soluk alacaktı. Atatürk İstanbul'a her geldiğinde onun güvenliğini sağlamakla görevli olan Üstündağ ölesiye yorgun düşüyordu. O yorucu gün ve
Sırtımdaki, kırmızı yakası defne yaprakları ile süslü cübbem, tonlarca ağırmış gibi beni ezmekteydi.
310 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.