“Bütün dualar kalpten gelir.. Her şey geçer sesler içinde; giden gider, kalan kalır.. Kimi unutmayı seçer, kimi susmayı ve kimi de zorla uzaklara yol alır.”
Oysa ki şefkat hatadan önce ugramalı bir kalbe, Vicdan hissizlikten önce.. Sözlükteki sıralarının tam tersine.. Bir anda olan lekedir, kir zamanla birikir..
Emre Kalcı'nın yazdığı Mayıs 2010'da Nemesis Kitap Yayınlarından çıkarılan bir deneme kitabı 'Yarım'.. Toplam 95 sayfalık eserde mutlu bir aşk izlenimini görmek mümkün değil. Yarım kalan, bitmek zorunda kalan sevdaların, anlatılamaz yorgun sesi kitapta açıkça kendini belli ediyor.
Vedalar acıdır, yarım bırakılmak daha da acıtır. Bir bıçak yarasına benzer; terkedilişler, ihanetler ve ayrılıklar.. İlk başlarda pek bir şey hissettirmez ama biraz zaman geçtikçe sızısı artık rahatsız etmeye başlar. Mavi gökyüzü, yemyeşil ormanlar, rengarenk çiçekler ve severek okuduğumuz kitapların büyüleyici etkisi bile yavan gelir çoğu zaman. Yarım bırakıldığınız o zor dönemlerde bunalımlı, depresif ruh hâlimizin karanlığı buna pek müsade etmez çünkü..
Neyse son sözü Emre Kalcı söylesin yine; "Bıçağın sırtından düşen ne kadar kelime varsa koynunda saklamışsın.. Birbiri üzerine birikmiş sayısız zaafı taşımaz küçücük bir zarf.. Söyleyeceklerin sende kalsın, ben onları duymadan da ölüyorum.." (syf:55)
Bütün dualar kalpten gelir.. Her şey geçer sesler içinde; giden gider, kalan kalır.. Kimi unutmayı seçer, kimi susmayı ve kimi de zorla uzaklara yol alır..
Ben seni severken tüm yarım kalacakları göze almıştım, bir de içimde solacak gülleri.. Şimdi yarım kalmış üç mektup saklıyorum yastığımın altında; biri sönmüş, biri yırtılmış, suya yazılmış bir diğeri..
Güller dikenlerine sarılıp yırtıldı, her ceylan bir avcıya vuruldu.. Gittin ya, bunların hepsi o anda oldu.. Çöl kendi serabına inandı, aşk kendi kaderine..
Ben sana bir kalp verdim, sen bana bir yalnızlık, artık herkesle ortak yaram.. Aşkta biri diğerini mutlaka öldürür derlerdi ya, sonunda senin ellerinden geldi benim de sıram..
Sen benim sobaya değen ilk parmağımsın, ellerimi acıtan ilk ısırgan, bıçakla kesilen ilk yerim, en çok ağladığım ilk aşım, en küçük şeylerden korktuğum çocuk yaşım, bıçak gibi kesilen ilk mektubumsun sen..
Senin bir başkasını sevmeye devam edeceğin her an, bana bunu hatırlatacak bir sızı var içimde. Bundan sonra bir yokluğa gözü gibi bakacak olan bir de kalbim var..