..../....
Mistik bir tanımı vardır.
Toplumda yoksulluğa ve haksızlığa dayanan adaletsizlikleri gidermek veya birşeyler yapma isteğini duyumsuyorsanız, ortanın solundasınız demektir.
Türkiye Solu’nda, iki ana eğilim var. Bu eğilimlerden ilki, kapitalizmi asıl düşman olarak görürken ikinci eğilim ise asıl düşman olarak emperyalizmi görür. Birbirine karşıt konumlamşian olsa da, aslında bu iki tarz birbirine çok benzer.
Birinci kesim; “Asıl düşman küresel sermayedir” der. “AKP neden tehlikelidir?” sorusunu, “Çünkü AKP küresel sermayenin temsilcisi” diye yanıtlar.
İkinci kesim için ise asıl düşman küresel emperyalizmdir. AKP ise bu emperyal gücün taşeronu olduğu için tehlikelidir.
Birinci kesim küresel düzenin “para” yüzünü öne çıkarırken ikinci kesim “silah" yüzünü öne çıkarır.
Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı paylaşıldığında Ermenistan, Pontus, Kürdistan ıçın Batı müdahalesi başladı. Batılı devletlerin bu emelleri başarılı olmadj ama. Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı coğrafyasında kurulan bir devlet vardır: İsrail
İsrail’in kuruluş tarihi İkinci Dünya Savaşı sonrasıdır ama asıl fiili devlet oluş tarihleri 1919’dur.1919’da Filistin topraklarında bir İsrail yönetimi oluşmuştu.
1919 yılında Filistin’in toplam nüfusu 860.000’di. Bu nüfus içinde ancak 60,000 Yahudi bulunuyordu. Yani %7 ’lik bir orana sahiplerdi.
Fakat 1919 sonrasında Siyonist mücadele başladı. Avrupa’dan Filistin’e gemilerle Yahudi taşımaya başlandı.
Bu sayede 1951 yılında Yahudi nüfus 175.000’6, 1958’de ise 450.000’e ulaşmıştı. Bu %28’lik bir orandı.
Aynı tarihlerde Arap nüfus ise %98’ten %72’ye düşmüştü. Arapların nüfusu rakam olarak bu 19 yıl içinde sadece 800.000 kişi artmıştı.
Arapların nüfusunun azalmasının nedeni Siyonistlerin saldırılarıydı. Arap nüfus bu saldırılar karşısında. ya katlediliyor ya. da. ülkeden kaçmak zorunda kahyordu. Bir süre sonra bunların yerine Avrupa’dan Yahudi göçmenler geliyordu.
İkinci Dünya. Savaşı boyunca ve sonrasında ise büyük bir Yahudi göçü gerçekleşti ve Yahudiler nüfus savaşım kazanarak İsrail’i kurdular.
Batılı rejim heveslilerinin, bizi zorla bindirdikleri bu tren, yine de neden bir türlü Batıya varamaz ?
O görüntüleri hepimiz çok iyi biliriz. Köyünde, şehrinde açlıktan sefaletten bunalan işsiz insanlar bir kurtuluş ararken, insan tüccarlarına rastlarlar. Batıda iş vardır, para vardır, herşey vardır. Hele bir Almanya'ya kapağı attın mı kurtuluş vardır ! Sonra tırlara hayvan misali tırlara bindirilir insanlarımız ve ülke için dönüp dolaşıp yolcularını bırakır tır. Ama varılan yer Almanya değil, Türkiye'dir. Paralar gitmiş, umutlar bitmiş, tüccar çoktan tüymüştür...
Ama siyasi tüccarlarımız bir türlü tüymezler, umutlar bir türlü tüymez. Yoksulluk arttıkça "ha gayret" derler, "az kaldı ". Onlar açısından sorun yoktur. Batı Ekspresi'nin lüks kompartımanlarında rahatları yerindedir ne de olsa, Batılı olamasalar bile Batı Ekspresi'nde sefahat yaşarlar.