Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

J.D. Nasio

J.D. NasioAşk Acısı yazarı
Yazar
7.9/10
31 Kişi
167
Okunma
31
Beğeni
3.836
Görüntülenme

J.D. Nasio Gönderileri

J.D. Nasio kitaplarını, J.D. Nasio sözleri ve alıntılarını, J.D. Nasio yazarlarını, J.D. Nasio yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Arzumuza dayatılan ölçünün efendisi olan seçilmiş, hazzımı sınırlandırarak benim karışıklığımı engeller. Beni tatminsiz bırakarak korur. Simgesel seçilen kesin olarak bastırma figürü ve Babanın Adı göstereninin en iyi örneğini oluşturan figürdür.
Tek bir kelimeyle, simgesel öteki bir ritimdir ya da bir ölçü ya da daha iyisi arzulu ahengimin temposunu sabitleyen psişik bir metronomdur.
Reklam
Ancak, seçilenin gerçek statüsü, iki partneri birbirine bağlayan yabancı ve ortak bir güç olmaksa, seçilenin simgesel statüsü bu gücün ritmi olmaktır. Arzu patlamasını kesinlikle kör ve kitlesel bir coşku olarak değil, art arda gelen az çok düzenli gerilim yükselme ve alçalmalarıyla ritim kazanan merkezcil bir hareket olarak düşünmek gerekir. Arzumuz saf bir gerçek değildir; ama onu eşsiz kılan bir ritimle düzenlenen bir güçtür. Peki, düzenli aralıklarla tekrar eden baskın ve zayıf bölümleri değiştire değiştire kullanarak ilerleyen bir coşkunun simgesel şekli değilse, bu ritim nedir? Yaşamın ilk belirtisi yüreği canlandıran enerji olduğundan ritim aslında arzunun, hatta hayatın en ilkel ifadesidir. Arzulu dürtünün gücü gerçektir; çünkü bu güç, olduğu haliyle temsil edilemez. Ama bu gücün ritmik çeşitlemeleri simgeseldir; çünkü bunlar tam aksine temsil edilebilir. Tümsekli ve çukurlu bir yol boyunca devam eden alçak ve yüksek şiddet değişiklikleri gibi temsil edilebilir.
Sayfa 63-4Kitabı okudu
Sevilenin düşlemsel tüzüğü gerçek, simgesel ve hayali olmak üzere Lacancı üç boyuta karşılık gelen üç farklı şekli alır. Bu üçü arasında kavramsal güçlüklerin en ağırını kaldıran ötekinin bilinçdışındaki gerçek varlığıdır; çünkü bu “gerçek” sıfatı seçilenin varlık gerçekliğine temiz yüreklilikle gönderme yaptığına inanmamıza izin verebilir. Oysa
Sayfa 62-3Kitabı okudu
Kısacası, sevilen kişi arzumuzu, katlanılır düzeyde tatminsiz bırakarak yeniden bir merkeze yönlendiren düşsel kopya olarak içimizde de yaşamak için sadece dışsal bir merci olmayı bırakmıştır. En çok sevdiğimiz varlık kaçınılmaz bir şekilde bizi en çok doyumsuz bırakan varlık olarak kalır. Arzunun tatminsizliği, ötekiye yönelik ilgi ama aynı zamanda da ötekinden birebir memnuniyetsizlik olarak çiftin gündelik gerçekliğine yansır.
Düşlem sevilenin bilinçdışımdaki gerçek, simgesel, ve hayali varlığıdır. Düşlemin işlevi, arzunun gücünün şiddetini düzenlemektedir.
Reklam
Bizi baştan çıkaran, yani arzumuzu uyandırıp kendisine çeken bir kişi hayal edelim. Zaman geçtikçe bu kişiye, onu kendimize katıp kendimizin bir parçası haline getirecek kadar çok bağlanırız. Bu kişiyi, farkına varmadan duvarı kaplayan sarmaşık gibi sararız. Onu, her biri aşk, nefret ya da kaygıyla yüklü, üst üste binmiş çok sayıda imgeyle kaplar ve her biri bizde iz bırakan, onun bir tarafına bağlı çok sayıda simgesel tasarımla bilinçdışı bir şekilde sabitleriz. Arzu patlamasının kesintisiz özsuyuyla beslenerek psişik dünyamda tohumlanan tüm o sarmaşığa, varlığımı sevilenin yaşayan varlığına, içimdeki ikizine dönüştürecek derecede bağlayan bütün bu imge ve gösterenlere “düşlem” yani seçilenin “düşlem”i diyoruz. Muğlak bir hayal ya da bilinçlice imgelendirilmiş senaryo fikrine gönderme yaptığından bu “düşlem” kelimesinin genel olarak anlaşılmaz olduğunu biliyorum. Yine de, bizim burada acıyı daha iyi anlamak için ele aldığımız psikanalitik düşlem kavramı fazlasıyla açıktır. Düşlem, öznenin seçilenin yaşayan varlığıyla olan bilinçdışı kaynaşmasına, kaynak noktasına verdiğimiz isimdir. Bilinçdışımda işlem gören bu kaynak noktası, sevgilinin bende, benim de sevgilide uyandırdığımız ve ikimizi birbirimize bağlayan arzunun gerçek gücüyle canlanan bir imgeler ve gösterenler alaşımıdır.
Sayfa 56-7Kitabı okudu
Daha yakın bir geçmişte sevgi bağı gizemiyle karşı karşıya kalan Lacan da, “nesne a" kavramını icat etmiştir. Çünkü Lacan gizemi, hiç çözmeden tam da "nesne a” ifadesiyle sembolleştirmiştir. Yine de “a” bizim göz ardı ettiğimiz şeyden başka bir şey değildir; bu, sevilenin bizdeki şu akıl almaz varlığı, sevgilinin kişisel varlığı bizi kesinkes terk ettiğinde donup kalan şu psişik kopyamız olsun.
Aşk sevilenin bilinçdışımdaki düşlemsel varlığıdır.
874 öğeden 571 ile 580 arasındakiler gösteriliyor.