Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Korhan Atay

Korhan AtayKatina'nın Elinde Makası yazarı
Yazar
8.2/10
16 Kişi
51
Okunma
2
Beğeni
1.520
Görüntülenme

Korhan Atay Gönderileri

Korhan Atay kitaplarını, Korhan Atay sözleri ve alıntılarını, Korhan Atay yazarlarını, Korhan Atay yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nazım'ın gözleri bir ara Bianca'nın parmaklarına takıldı. Genç kadını göstererek, "Kuşkonmaz gibi parmakları var!" dedi. Bianca, hem son derece mutlu olmuş hem de son derece utanmıştı Nazım ağabeyin bu sevdasından. Bir şaire, hem de Nazım Hikmet gibi bir şaire ilham verebilmek, eşsiz bir mutluluktu kuşkusuz.
Bianca'yla Nazım ağabey saatlerce konuştular ve benim bu güzel, güzel olduğu kadar da yaşına göre görmüş geçirmiş olan arkadaşıma vuruldu Nazım ağabey. (...) Bianca ile birlikte kapıdan girdiğimizde nasıl yerinden fırladığını ve gerçekten güzel ve alımlı bir kız olan Bianca'yı(anası Rus olduğundan bunu doğal karşılayacağını bilerek) Rus usulü şap diye dudaklarından öpüverdiğini hatırlıyorum. Bianca'nın bu ateşli gösteriden biraz ürktüğünü ama karşısındaki dünya şairine bir şey diyemediğini de.
Sayfa 332Kitabı okudu
Reklam
Salona girince bir köşede (...) Nazım vardı. Nazım Hikmet beni görür görmez yerinden fırladı, sarmaşık. Beni arkadaşlarına tanıttı. Pablo Neruda elimi sıkarken, -Dikkat edin, dedi. Biz bu adamın yanında şair bile sayılmayız.- Oysa Neruda uluslararası ün kazanmış bir şairdi. Nazım az zamanda kendisini tanıtıvermişti.
Sayfa 321Kitabı okudu
Nazım Hikmet'i ilk defa festivalde gördüğüm zaman, Türkiye'den kaçalı pek az olmuştu. Seyahate ilk çıkışı, Berlin'e ilk gelişiydi. Omuzlar, eller üzerinde taşınıyordu. Sevinçliydi, mutluydu. Her gittiği yerde sonu gelmeyen alkışlar "Yaşa Nazım!" sedaları yükseliyordu. Herkes tarafından bu kadar sevilen, bu kadar sayılan bu insanın bize ait olması nasıl da gururlandırıyordu oradaki bir avuç Türk gencini, anlatamam.
Hem faşistlerin hem de hükümetin baskı ve tehdidi altında giderek bunalan Sabahattin Ali sonunda ülkesinde can güvenliği olmadığına karar verecekti. Fransa veya İngiltere'ye gitmek istiyor ancak pasaport alamıyordu. Ülkesinde geçirmek zorunda kaldığı her gün çaresizliği katlanarak artıyor, panik tüm duygularını ve zihnini ele geçiriyordu. Sonunda, Bulgaristan sınırını yay olarak geçerek Avrupa'ya ulaşmaya niyetlendi. 2 Nisan 1948 tarihinde sınıra ulaşamadan, başına aldığı darbeler sonucu yaşamını yitirdi.
Sayfa 289Kitabı okudu
Sabahattin hikâyesini bitirdikten sonra yüzümüze bakıyordu. "Sabahattin," dedim, "bu kelleler sırça köşkü belki bir gün yıkacak amma bu köşke önce senin kelleni fırlatacaklar, diye korkuyorum." Gülümsedi, "Su testisi su yolunda kırılır," dedi.
Sayfa 288Kitabı okudu
Reklam
Sabahattin çok heyecanlıydı. Yerinde duramıyor, ikide bir gözlüklerini doğrultuyor, heyecanlı heyecanlı anlatıyordu. Bir aralık, cebinden bir tomar kağıt çıkardı, "Size bir hikaye okuyacağım," dedim "Yeni yazdım: Sırça Köşk."
Sayfa 287Kitabı okudu
Bir İçişleri bakanının, kişinin hürriyetini istediği zaman elinden aldığı, istediği zaman verdiği bir devirdi bu.
Sayfa 269 - 1940sKitabı okudu
Orhan Seyfi Orhon'dan:
Milli birlik için, Ahmet Emin Yalman mı yoksa Serteller mi daha tehlikeli? Hiç tereddütsüz: Serteller! dersiniz. Fakat onların muhalefeti bir zebra gibi şahsiyetini sırtında taşır. Hiddeti çok fazla votka kokar. Kendinizi korumak fırsatı verir ve itiraf etmeli ki bu birlik aleyhinde de olsa, bir sisteme bağlıdır...Fakat, Ahmet Emin Yalman öyle mi?... hayır, en tehlikelisi Serteller değil odur. Çünkü "sureti hak"dan görünerek her vasıtayı kullanmaktadır: Türkçülüğü, inkilapçılığı, Kemalizmi, demokrasiyi, vatanseverliği, mandacılığı, liberalliği, devletçiliği, halkçılığı hatta Müslümanlığı bile!
Sayfa 266Kitabı okudu
İnönü, cumhurbaşkanlığına geldikten sonra diktatörlüğü artırdı, "tek millet, tek parti, tek şef" diye bir sistem kurdu. Millet o demekti, parti demek o demekti, bunun tek adı faşist diktatörlüğü idi, polis devleti idi. (...) Basın bile onun elinde ve onun emrindeydi. Resmen sansür yoktu. Ama bakanlar ve Basın-Yayın Genel Müdürlüğü hemen her gün gazetelere direktifler verirdi. Bu direktiflere uymayanların gazeteleri kapanmak tehlikesindeydi.
Sayfa 261Kitabı okudu
102 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.