Çünkü benimsin ve benim değilsin
çünkü aklım fikrim hep sende
çünkü geceler göz açık geçiyor uykusuz
çünkü gece bitiyor ve aşkım diyorum sana
çünkü sabahları hayalinin yerini almaya geliyorsun
ve daha iyisin bütün hayallerinden
çünkü güzelsin ayaklarından ruhuna kadar
çünkü iyisin ruhundan bana kadar
çünkü nasıl tatlı gizleniyorsun
Ya tanrı bir kadınsa?
diye soruyor juan utanmadan.
Hadi canım hadi eğer tanrı kadın olsa
Muhtemelen biz agnostikler ve ateistler
öyle başımızla hayır demek yerine
hep birlikte evet derdik tüm kalbimizle
Belki iyice yaklaşırdık o tanrısal çıplaklığının
bronzdan olmayan ayaklarını öpmek için
taştan olmayan venüs tümseğini
mermerden
Doğrusu Tanrı’ya inanıp inanmadığımı bilmiyorum. Bazen düşünüyorum da eğer Tanrı varsa bu şüpheye soğuk bakmazdı. Nitekim onun (ya da O’nun?) bize verdiği özellikler —akıl, sağduyu, içgüdü— bizim açımızdan onun varlığından da yokluğundan da emin olmak için kâfi değil kesinlikle. İçimdeki bir sezgiye göre Tanrı’ya inanabilir ve haklı çıkabilirim ya da inanmayabilir ve yine haklı çıkabilirim. E ne yani? Belki de Tanrı bir krupiyenin ifadesiyle izlerken, ben kazanan kırmızıyken siyaha oynayan zavallı bir aptalımdır.