Mehmet Zaman Saçlıoğlu kitaplarını, Mehmet Zaman Saçlıoğlu sözleri ve alıntılarını, Mehmet Zaman Saçlıoğlu yazarlarını, Mehmet Zaman Saçlıoğlu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Taşın suda kaymasıyız seninle
Güneşte tozmasıyız kumun
Bir rüzgârın döndürüp
Nerde neyse-k-almasız
Gece değiliz seninle
Koşmasıyız güne yıldızın
Tarih ve toprak gibi
Zamanın su içmesiyiz
Gemi değiliz yüzmesiyiz
Geminin uykularda, apansız
Benin boşluğa düşmesiyiz
Ve şaşıp kalmasıyız aklın
Seninle uzaklardan
Kuşların gelmesiyiz, bir gün
Ömrün durup yüzümüzde
Sonra göktaşı olmasıyız.
(Tului Sönmez’in anısına)
Kemanlar usta ellerde
Usta eller iyi duygularda
İyi duyguları dokuyan şeytan
Bir notadan bir başkasına.
Haydi tüm çalgılar
İlk yazın coşkusu…
Bir ağacın altında
İki kız öpüşüyor
İki oğlan çocuğu
Elleri ince dallarda.
Keman, eller, ilkyaz
Yaşam, oyunun öptüğü ağız.
Otların arasından geçiyor dağ suları
Atlılar geliyor yıkanmaya
Gecenin şarabını,
Kadın kokusunu atmaya.
1
Arka sokakta bir köpek ailesi var anne
Sen, ben ve babam gibi.
2
Siz büyük olduğunuz halde birlikte yatıyorsunuz.
Ben hem çocuğum hem de yalnızım.
3
Göğün suyu nereden geliyor anne?
4
Anneciğim bu gece hangi rüyaları
Koyacaksın yastığımın altına?
5
Ölüler mezarlıkta yaşıyorlar değil mi anne?
(Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya)
Sayıyor, sayıyorum ağaçları
Ben sayarken kurumaz mı birkaçı
Kuruyor, kuruyorum saatleri
Ben kurarken duranları oluyor.
Duruyor, duruyorum yerleri
Ben dururken gelenleri gidiyor
Gidiyor, gidiyorum yıldızları
Ben giderken binlercesi kayıyor.
Kayıyorum, kayıyorum bir dili
Ben kayarken sözcükleri düşüyor
Düşenleri peşim sıra bir şiir
Sırasızlar sözlüklerde kalıyor.
Öz olunca sözüm sese dönüyor
Ses olunca beni anlıyor kuşlar
O zaman düşüncem sonsuzca kanat
Dönüyorum, dönüyor, dönüyorum.
(Rasin Arsebük’e)
Resmi kendisiyle yap
Boya/sız içeriden
Çiz ki bitmez çizgiler
Bilinmezin sınırları.
İçeriler çokça renkli
Dışarısı gri/fon
Kaçarsın, dur dışavurum.
Beyazlardan alma
Rengi kirlenir
Sessiz duygulardan
Süzülsün her son.
Renk var tüy gram,
Renk var taş ton.
Saat, zamanın öyküsünü anlatırken
Zaman, saatin arka yüzünde akar.
Kim inanır ışık hızlı parçalarla
Yüklü bu yavaş ellerimiz.
Yüzümüzden bıkmaz mıydık
Değişmesi yıldan yıla?
Ne güç alışması
İnsanın kendi boyuna.
Sevgi su gibidir aramızı yıkayan,
Birimizden akınca ötekinde kuruyan.
Akan sudan ayırdığım hırçın zaman,
Yazgın mıdır derin göllerde duran?
(...)
Zaman ayrı bir dünyadır
Rüzgârları olan.
Onda nehirler dağlarla aynı hızda.
Zaman, başka bir gökyüzü
Geçerken bizi yavaşlayan
Uzun bir tren gibi
Su kıyısından.
Gökyüzü bakır renkli
Çarşılara döndüğünde
Büyür yatağın altındaki
Zamanın külü boşluk.
Çok geçmeden yaşlı Anka
Görünür karşı tepelerde.
Sonra demir asa, demir çarık
Kara düşün komşu ülkesi.
Yüreğimin uykuyu çağıran
İğde yapraklı sesi.
Konuğumdur Kafdağı’ndan gelen
İzleri selvi dalıyla silinen yazgı.
Ruh aynı, yüzü hep değişen
O ve ben, gecenin ikiz çocukları.