Bir öykü, ambalajlanmış ve sıkıştırılmış zamanın ta kendisidir. Büyük ve karmakarışık olan ve tuhaf bir tür dayanıklılık gerektiren gerçek hayatın en kısa eğlencesi ve suretidir. Hayat, olağanüstü büyüklüğüyle, tiksindiriciliğiyle ve çürümüşlüğüyle kısacası her şeyiyle her gün şelale gibi dökülürken, öykülere o kahkaha ve acı patlamasına, o gem vurulmuş tutku ve o sıra dışı mükemmelliğe göre üslup kazandırılır. Ve öykü nihayet bittiğinde öykünün kahramanı kurşun yağmurundan sağ kurtulsa ve yaşamaya devam etse bile öykü biter.Bu arada, hayat nehir gibi hızla akarak devam eder.
Zaman alakasızdır ve bir kitap yazmak kimsenin içinde ikamet etmesine izin vermeden önce 100 yaşına gelecek bir bina inşa etmek gibidir .Bütün odalar yeniden duvar kağıdıyla kaplanmak zorundadır, kanatlar eklenmek ve yıkılmak zorundadır , buram buram çıkan dumanın küllerinden tıkanmış baca tertemiz süpürülmek zorundadır .Çatının tamir edilmesi , camların silinmesi gerekir .Evi satmaya gelince evin her zaman böyle mükemmel olduğunu ve tam da böyle mükemmel bir şekilde yaratıldığı yanılsamasını yaratmak için didinip durursun.