Benim neslimin bir şanslı yönü vardır:
Biz, Atatürk inkılâplarını yaşayıp, benimsemiş ve gelişmesine küçük yaşlarımıza rağmen hizmet etmiş, eskiyi de yaşarmış, yeniye de uymuş bir nesiliz. Bizim için (ana dil) olan, çocuklarımızın yabancı dilidir. Bu ayırım, nesillerimiz arasına mesafeler koymuştur.
Hatta diyebiliriz ki, fikir ve düşüncede eski ile yeni, medeniyet çağının öteki toplumlarından farklı bir gelişimle adetâ nesilleri iki düşman kampanyasına ayırmıştır.
Yanlış bir değerlendirme ile (Osmanlı) küçümsenen bir varlık oldu. O Osmanlı ki, terbiyesi ile, okul programı lle Mustafa Kemal'i ve onun istiklal Harbi kadrosunu, hatta Cumhuriyeti oluşturup geliştiren devlet kadrosunu hazırlayıp yetiştirmişti.
Atatürk, Osmanlılığın toplum duygularındaki geriliği yıkmak istemişti. Yoksa, kendini meydana getiren (Osmanlılığı) değil. 《Yavuz Senemoğlu Emekli Dz. Alb.》
Var olandan sıyrılıp, var etmek istediğine bir kaçışsa aradığın; hayal kur!
Koştuğun yere ulaştığında hala ulaşmak istediğin yer orası olsun istiyorsan; plan yap!
Memnun değilsen, hırsın varsa, hedeflerin cesaretini görmeliyse; gözünü karart!
Ayrıldığın yere gelene hep bir cümlen olmalı, öyleyse; yola çık!
Sen sustukça, içinde bir büyüyen varsa, kanser gibi etrafını sararsa; ölüme meydan oku!
Başkalarından duydukların, gördüklerin, senin çaren olmuyorsa, sen de; dene!
Daha önce başarılmadı diye başkaları seni zorlayacağına, sen; zorla!
İnadına üstüne gelenleri, senin bariz bildiklerini inkar edenleri; sorgula!
Arkanda bıraktıklarını onlarda bıraktığın dönüş ümidi için bile olsa; düşün!
Gidilmeyene giden ol, aradığını bulan ol, canın sıkıldıkça yok ol, bazen, biraz; gez!
Farkettiklerin bile yetmesin, baktıkların anlamını yitirsin, hatta sen de; gör!
Ve tüm olan bitene karşı isyanın olsun, sermayen sanatın olsun, otur da; çiz!