“Belki de artık cennete kavuşmak için rüşvet vermekten uzak, bizi doğru yola sokmak için cehennemle, lanetlenmekle korkutmayan bir inanca ihtiyacımız var.”
Güzel başlayan kitap bazı yerlerde o kadar saçma tercihler yapıyorki sizi gerçekten sıkabiliyor. Bazı yerlerde bunu neden sayfalarca okuyorum diye söylendim kendi kendime.
Dan Brown'un kitaplarına benzetilmiş fakat Brown'un başkarakteri Langdon araştırdığı konularda ehil bir insan olduğu için olayları anlamanızı sağlıyordu. Bu kitaptaki kahramanımız Tess'in ne tapınak şövalyeleriyle ne dinler tarihiyle pek alakası yok. Konuyla ilgili bilgisi olmadığı için onun heyecanı bize geçmiyor. Ayrıca Tess'in verdiği kararların hiçbir mantıklı açıklamasını sunamıyor kitap bize. Neden böyle bir şey yaptın Tess diye sinir krizine gireceğiniz o kadar çok olay var ki hazırlıklı olun derim.
Son olarak Tapınak Şövalyelerini kullanıp sinsice onları kötüleyerek kilise yalan söylüyor ama iyi bir dünya için yalan söylüyor hihihi gibi bir aciz sonla bitirmesi ise rezaletti.
Dan Brown romanları tadında, sürükleyici, merak uyandırıcı ve bilgilendirici bir kitap. New York'tan başlayıp Türkiye'ye uzanan, Hristiyanlık hakkında pek çok okuru kışkırtacak bir olay örgüsü var. Son Tapınak Şövalyesi kalınlığına rağmen kısa sürede ve yüksek tempoda okunabilecek hatta uykudan feragat ettirebilecek iddialı bir roman.
Roman yazmak istemiş ama arada derede kalmış bir yazar. Güzel ama uzadıkça uzuyor. Zaman atlamaları güzel ama bazı zamanlarda kafayı karıştırıyor. Tapınak şövalyelerini kurgu içerisinde okuyucuya çok güzel anlatmış.