Babam ve Maraşlı olan askeri Ahmet, aynı operasyonda Şehit düşmüşlerdi. Önümde ay yıldızlı bayrağa sarılı iki tabut; biri babam, diğerinde hayatının baharında vatan için canını veren bir abim yatıyordu.
Bir ara uzanarak ambulansın kapısını açmaya başardım. Gözüme elinde bir evrakla dolaşan bir Yarbay ilişti;
''Komutanım, ben yunan askeri miyim? Bir saattir güneşin altında sedye bekliyorum" diye çıkıştım.
Kendimi avutmak için içkiye başlamış, sabah akşam içiyordum. Bir sene boyunca teselliyi içkide aradım ama nafile. Ben bunları yaşamaya layık mıydım? Önce yaralanmış, peşinden nişanlım terk etmiş ve sonra da yuvam yıkılmıştı.
İkinci senenin sonunda evden çıkmaya başlamıştım. Ama insanların bakışından sıkılıyor ve utanıyordum. Aslında bu utanılıcak bir durum değildi.
Ben bir kahramandım, o insanlar için ve kutsal bir görev uğrunda bu hale gelmiştim.