İtaatkârlık uzun yıllar once toplumda hayatı sürdürmek için önemli ve gerekli bir nitelik olmuş olabilir. Başarılı, mutlu günümüz toplumuna yararlı olmak için bireylerin içsel kontrole ve pozitif disiplin yöntemleri yoluyla edindirilmiş yaşam becerilerine gereksinimleri vardır.
Ebeveynlerin, çocuklarına itaatkâr olmayı öğretme niyetiyle, ceza ve ödül kullandıkları zaman, asıl öğrettikleri şey çocuklarının ancak ebeveynleri oradayken itaatkar olmaları gerektiğidir. Çocukları iyi davrandıklarında yakalayıp ödüllendirmek, kötü davrandıklarında yakalayıp onları cezalandırmak ebeveynlerin sorumluluğu olur. Peki ebeveynler ortalıkta olmadığında ne olur?
Ebeveynler cezaya başvurduklarında genellikle aldonırlar çünkü davranış o an için durur ve itaatkarlık kazandıklarına zannederler. Çocuğun gerçekte ne öğrenmekte olduğunu kontrol ettiklerinde şaşırabilirler. Çocuklar genellikle cezalandırıldıklarında şu beş karardan birini alırlar:
• Öfke: "Bu haksızlık. Yetişkinlere güvenemem."
•Öç alma: "Şimdilik kazanıyorlar ama onlara gostereceğim."
•İsyan: "Onların yoluna girmek zorunda olmadığımı kanıtlamak için sırf tersini yapacağım."
•Sinsilik:"Bir dahaki sefere yakalanmayacağım."
•Azalan Öz değer: "Ben kotü biriyim ve tek başıma düşünemiyorum. Söylenildiginde yapmadıkça, sevilmeyeceğim ve değer görmeyeceğim."
Şu soruları sorarak çocukların düşünme ve muhakeme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilirsiniz: "Neler oldu? Sence bunun gerçekleşmesindeki sebep ne olabilir? Olay hakkında ne hissediyorsun? Bu tecrübeyi ilerde nasıl kullanabilirsin? Şu anda sorunumuzu çözmek için ne gibi fikirlerin var?"
“Yalanlar uydurma, insanların, gerçekle alay edileceğinden veya gerçeğin hafife alınacağından ya da onlara kötü yansıyacağından korktuklarında kullandıkları bir savunma mekanizmasıdır.”