22 Şubat 1956 yılında Çankırı ili, Ilgaz ilçesi, Güney köyünde doğdu. İlkokulu Ilgaz ilçesi Güney köyünde, ortaokulu Ilgaz’da, liseyi Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesinde, yüksekokulu Bartın’da bitirdi. Gümüşhane, Kastamonu, Hatay, Sivas ve Çankırı illerinde öğretmenlik, okul müdürlüğü ve ilçe milli eğitim müdürlüğü yaptı. Çeşitli mesleki eğitim ve seminerlerine katıldı. Hataylı Şıh Burhan ve Nakşî şeyhlerinden Tosyalı Hacı Recep ESE Efendiden dersler aldı. Gazete ve dergilerde köşe yazıları ve makaleleri yayınlanmaktadır. Araştırma ve yayın faaliyetlerinde bulunan Şükrü ALTIN evli ve üç çocuk babasıdır.
Askerlerine çekirge yemeyi bile öğreten bir kumandanın yaşadıkları başka türlü nasıl anlatılabilir? ...
Çöl kaplanı, rütbe değil askerine ekmek bekliyordu.
Yattığın zaman ölümü yastığının altında bil. Kalkınca da karşında bulundur. Günahın küçüklüğüne değil, o sebeple Allah'a(cc) asi olmanın büyüklüğüne bak. Günahı küçümsersen, onu yaratan Rabb'ini küçük görmüş olursun. Onu büyük tutarsan, Rabb'ini büyük tutmuş olursun.
Şüphenin ağır bastığı ve nasihat kabul etmeyen kalbe yazıklar olsun.
Ey Hayyan'ın oğlu! Baban öldü, Adem Aleyhisselam, Dâvûd Aleyhisselam, Muhammed Resûlullah(SAV) öldüler. Halifesi Ebû Bekir de öldü. Ben de sen de öleceğiz.
Hz. Eyüp Sultan'ı merak etmekle birlikte bu kitabı alma sebebim kitabın yazarıydı. İlk okuduğum Hilal'in İki Muhafızı adlı kitabını ve üslubunu çok beğendiğim Şükrü Altın'ın bu kitabı bana yeterli gelmedi. Zira Hz. Eyüp Sultan'ın hayatı daha derin anlatılabilirdi. Hz. Eyüp Sultan'ın İstanbul kuşatmasını çok merak etmeme rağmen yazar bu konuya kitabın son 100 sayfasında ancak yer veriyor ve hakkında bilgiler de azdı açıkçası. Yazar daha çok Eyüp Sultan'ın, Peygamber Efendimizin Medine zamanında yanında yer almasını anlatıyor. Buna rağmen okunması gereken bir kitap. Bilhassa Peygamber Efendimiz hakkında kısa ve öz bilgilere sahip olursunuz diye düşünüyorum.
Hz. Eyüp SultanŞükrü Altın · Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları · 201819 okunma
Yazar kitabında Abdülhamid Han ile Cumhurbaşkanımız arasındaki kişisel benzerlikleri ve dönemlerinde yaşanan olaylar örgüsünü ele alıyor. Aslında iki lider arasındaki benzerlikler çok kişice malum olan bir durum ama; yaşanılanların bu denli benzerliği (hadiseleri bilmemize, günümüzdekileri de bizzat yaşamakla birlikte) insanı şaşırtıyor. Yani ‘malumun hatırlanmasının dahi teessür verici oluşu’ hali.
Ayrıca, kitabı okurken tarihin nasıl tekerrürlerden ibaret olduğunu da anımsıyoruz.
(Okurun dipnotu: “Ancak millet aynı millet değildir ve ‘Müslüman bir delikten iki defa sokulmaz/h.ş.’ gereğince o dönem anlayamadıkları liderlerini bugün daha iyi okuyacaklardır”)