“bir insana onun kendine vermediği değeri verirseniz sizde bir kusur olduğunu düşünür. mesela satıcının on lira dediği fincana elli lira vermeyi teklif ederseniz ya sizin saf, yarım akıllı olduğunuzu ya da bu işte bir bit yeniği, art niyet olduğunu düşünür. sen neyin peşindesin diye sorar, kuşku duyar.
insanlara da iyi niyetle, sevdiğiniz, özlediğiniz, kıyamadığınız ya da zor bir dönemden geçtiklerini düşündüğünüz için, beklediklerinin, tahmin ettiklerinin ya da kendilerine layık gördüklerinin cok üzerinde taviz verir, fedakarlık yaparsanız sizi samimi bulmazlar, iyi niyetinizden kuşku duyarlar ya da sizi cok değersiz ve kusurlu bulurlar. o yüzden insanların yaşadığı hayata, yaptıkları seçimlere bakarak kendilerine ne kadar değer biçtiklerini görün. kimseye onun kendine biçtiği değerin üzerinde bir değer biçmeyin.”
“Eğer ilişkinizde prenses olmak istiyorsanız, prensese yakışır şekilde davranın. Bir prenses kendisine verilen kırıntılarla ilgilenmez, ne istediğini bilir, beklemez ama bekletir, ışığı aramaz çünkü ışığın kendisi olduğunu söyler, kendine bakar, kendini sever.”
Bağımlı insan özgür değildir ve özgür olamayan insan mutlu değildir. İşte bu nedenle uğruna kendinizi feda ettiğiniz insanlar size karşı en çok öfkeyle dolu olanlardır.
Dertli insana rehberlik etmek, lafı ağzına tıkayıp "ben senin bu sorunundan nasıl kurtulacağını biliyorum, hataların bunlar, çıkış yolun burası" diye nutuk atıp, eline reçete tutuşturmak değildir.