Walter Pitman kitaplarını, Walter Pitman sözleri ve alıntılarını, Walter Pitman yazarlarını, Walter Pitman yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gılgamış söylencesinde bu denli etkileyici biçimde tanımlanmış olan tufan kuşkusuz Eski Ahitin ilk kitaplarının yazılmasından çok önceleri taş tabletlere kazınmıştı.
Yaratıcının, dört bin yıldan daha uzun bir süre önce, Nuh kavmine gönderdiği varsayılan Nuh Peygambere kavmin inanmaması üzerine gerçekleşen ve adına Nuh Tufanı denilen hadisenin,
İslamiyet, Yahudilik, Hıristiyanlık başta olmak üzere, birçok inanışta bahsi geçmektedir.
Kur'an-ı Kerim'e göre, yalnızca Nuh peygamberin kavminden olup,
Birçok toplumun söylencelerinde dilden dile anlatılan destanlarında şiirlerinde dini metinlerinde bir takım farklılıklarla ama özünde benzer başlıklarla kendine yer bulmuş olan tufan taşkınını uzmanlar bilimsel açıdan araştırmış.Acaba bu olayın bilimsel bir gerçekliği var mıdır eğer varsa ne olabilir?Hangi toplumlar buna bizzat şahit olmuş olabilir?
Jeolojik kanıtlarıyla yıllar boyunca bu alanda yapılmış çalışmalar pek çok uzmanın görüşü ve araştırması öyküsel bir şekilde bir araya getirilmiş.Bu da okumasını zevkli hale getirmiş.Sadece jeolojik açıdan değil tarih antropoloji filoloji gibi pek çok farklı perspektiften bilgiler sunduğu için ufuk açıcı ve okuması çok keyifli oldu. Konuyla ilgilenenler kesinlikle okumalı ve farklı bir bakış açısı kazanmak isteyenler de bir göz atmalı.
Nuh TufanıWilliam Ryan · Arkadaş Yayınevi · 200342 okunma
Ancak Sümerler, Akadlar ve hatta eski Yunanlar ölümden sonraki bir ödüle inanmamışlardı. Ölüm, bir tanrıya yakarı sonunda ertelenebilirdi; ama hiç kimse ondan kaçamazdı.
Londra University College'den araştırmacılar, Kıbrıs Adası'nda 5.5 milyon yıl yaşındaki mezarlıklardan fil ve suaygırı iskeletlerini gün ışığına çıkarmışlardı.Bu memeliler Doğu Afrika'nın tonlarca ağırlıktaki alışılmış türleri değillerdi. Bunlar ev hayvanları gibi kaldırıp kollarınızda taşıyabildiğiniz cüce formlardı.
Kavurucu sıcak altındaki Doğu Akdeniz tabanının yeni ekolojik ortamında filler ve suaygırları doğal seçilim yoluyla bu korkunç koşullar ile başa çıkabilen cüce türlere evrilmişler ve iskeletleri ırmak yataklarının birikintileri içinde fosilleşmişti.
"Kuşkusuz insan soyunun tümden yok olması söz konusu değildir, hatta tüm delta canlıları da topluca yok olmamıştır.
Ama tarihte bir dönüm noktası oluşturmaya ve bir dönemi tanımlamaya yeterli ölçüde yıkım gerçekleşmiştir"