Türkiye'de Arapça konuşan İslâm beldelerinin Osmanlı Devleti'nden ayrılmasına sükût eden ve Türklerle yetinenler bulunmakla beraber, Hilafet'in ilgasına razı olacak tek bir Müslüman fert ve dahi yoktu.
Altın ve gümüş sistemi, devletlerarasındaki ödemelerde ortaya çıkabilecek bütçe dengesizliklerini merkez bankalarının müdahalesi olmaksızın kendiliğinden, otomatik olarak karşılayabilme özelliğine sahiptir.
Altın ve gümüş, kâğıt parada olduğu gibi, dünyayı aniden dolaşımda bulunan para artışları ile karşı karşıya bırakmaz. Bu nedenle para, sebat ve istikrarlı olma özelliğini korur ve güven artışı kazanır.
Oysa kâğıt para sisteminde para miktarındaki artış aynı sonucu doğurmaz. Para miktarındaki bir artış, enflasyona yol açacağından paranın alım gücünün azalmasına neden olur. Kâğıt para sistemi enflasyonu körüklerken altın ve gümüş sistemi enflasyonu yok eder.
Altın ve gümüş para sisteminden vazgeçerek herhangi bir şekilde altına ve gümüşe dayanmayan, altın ve gümüş karşılığı olmayan, kanuni kâğıt paraları ve banka mevduatlarını da para kabul ederek para sistemini bir başka para sistemine dönüştürdüler. Böylece kendi çıkarları doğrultusunda, dünyada para ile oynamaya başladılar. Parasal krizler ve ekonomik problemler oluşturdular. Kanuni kâğıt paraların basılmasını artırdılar ve böylece para miktarında anormal şişkinlikler oluşturdular. Bu ise paraların alım gücünde önemli düşüş- lere yol açtı. İşte bütün bunlar, altın ve gümüş sisteminden vazgeçilmesinin sonucudur.
Hilafet Devleti, dünyada, para sistemi ile kendi çıkarları doğrultusunda oynayan Amerika gibi tek bir ülke dahi
kalmayıncaya kadar tüm dünyanın altın ve gümüş ile işlem yapmaya dönmesi için çalışmalıdır.