Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Abdullah Ulvan

Abdullah UlvanGençler Anlayınca! yazarı
Yazar
9.2/10
25 Kişi
98
Okunma
4
Beğeni
1.488
Görüntülenme

Öne Çıkan Abdullah Ulvan Gönderileri

Öne Çıkan Abdullah Ulvan kitaplarını, öne çıkan Abdullah Ulvan sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Abdullah Ulvan yazarlarını, öne çıkan Abdullah Ulvan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ana ile baba çocuğa isim koyma hususunda görüş birliği sağlayamazlarsa, o takdirde isim koyma babanın hakkıdır.
Sayfa 99 - uysal
çocuklara merhamet, Allah’ın kullarına olan bir bağış lütfudur.
Reklam
terbiyeci kardeşim! çocuğun senin seslenmene olumlu cevap vermesini, yaptığın öğüde gönül kulağını açmasını, irşadını dinleyip uygulamasını istiyorsan, İslâm'ın açmış olduğu doğru yolda yürü, çocuğuna karşı içten sevgi besle, Peygamber (A.S.) Efendimiz'in Ashabına karşı gösterdiği o güzel muameleyi örnek edin, yanında oturanlara nasıl samimi ve içten muhabbet gösterdiğine dikkatle bak. işte ancak o zaman bu inanç ve anlayışla sağlam bir terbiye yolunda yürümüş olursun ve en faziletli olanını tayin edip erişme imkanını bulursun. ve sonra da bu yoldan çocuğun kalbini kendine çekmiş olur ve irşad ettiğin her şeyi kabul etmesini sağlamış bulunursun. ıslahı için harcadığın bütün mesai ve gayretlerin olumlu sonuç verir.
Ömer b. Hattab’ın (r.a.), «çocuğun babası üzerindeki hakkı nedir?» diye soran adama verdiği şu cevap duyulmaya değer bir anlam taşımaktadır: «anasını iyice araştırıp seçmesi, ismini güzel koyması, kendisine Kur'ân öğretmesidir.»
Sayfa 50
Rivayete göre, adamın biri hanımını şikâyet etmek için Hz. Ömer'e gelir. Hz. Ömer'in kapısı önünde durur, çıkmasını bekler. İçeride Hz. Ömer'in hanımının kocasına karşı ileri geri söylendiğini duyar. Hz. Ömer ise hiç karşılık vermemektedir. Adam geri döner ve kendi kendine: «Celâletli Ömer'in, üstelik Mü'minlerin Halifesi'nin hâli bu olunca benim durumum nasıl olur?” diye söylenir. Hz. Ömer bu ara dışarı çıkar, adamın kapının önünden ayrılmış olduğunu anlayınca seslenir ve: «Ey adam, derdin nedir?» diye sorar. O: «Ey Mü' minlerin Emiri karımın huysuzluğunu şikâyet için gelmiştim. Fakat sana karşı hanımının davranışını ve senin de ses çıkarmayışını görünce içimden 'Emiru'l-müminin'in hâli bu olunca benim hâlim nice olur' diyerek şikâyetten vaz geçtim.» der. Bunun üzerine Hz. Ömer: «Kardeşim, onun da benim üzerimde hakları olduğu için katlandım. Çünkü o yemeğimi pişiriyor, ekmeğimi yapıyor, çamaşırlarımı yıkıyor, çocuklarımı emziriyor. Hâlbuki bunların hiçbirini yapmak zorunda değil.» Adam: «Ey Müminlerin emiri benim karım da bunları yapıyor». Hz. Ömer: «Kardeşim öyle ise ezasına katlan. Zaman (şu dünya hayatı) pek azdır.»
el-Mufaddal b. Zeyd, müslüman bir bedevi kadının oğluna gözleri dokununca ona hayranlık duydu, çocuktaki terbiye nezaket, güzel söz ve davranış çok mükemmeldi. Kadını çağırıp sordu, oğlunu bu kadar güzel nasıl yetiştirebildin? Kadın şu cevabı verdi: - Çocuğum beş yaşını doldurunca onu iyi bir terbiyeciye verdim. O, ona önce Kur'an okutup ezberletti. Sonra yararlı şiirler nakledip öğretti. Kendi milletinin öz değerlerini, iftihara vesile geçmişlerini anlatarak çocuğa tarihini ve milletini sevdirdi; dede ve babalarının güzel eserlerini, iyi hasletlerini bir sayıp döktü. Çocuk ergenlik çağına girince, ona ata binmeyi, at üzerinde çevik hareketler göstermeyi öğretti. Sonra silah kuşanma şeklini ta'lim etti. Kabile ve oymakların çadırları arasında onu dolaştırıp bağırıp çağıranların, inleyip sızlayanların sesini duymasını sağladı.
Sayfa 292
Reklam
lâyık olan şu ki, kalb rahmet duygusuyla dolup taşmalı. rahmetin zahiri ana-babanın kalbine girip onda kök salınca, onlar bu merhametle vacib olan terbiyeyi yerine getirirler, Allah'ın üzerlerine gerekli kıldıkları çocukların terbiyesine riâyet hakkını edâya çalışırlar, sorumluluğun gereğini yaparlar ve bütün bu vacib, hak ve sorumluluk evlâdı ile, onun varlığıyla iç içedir.
Sayfa 61
Gençler! Dünyanın kulaklarına "Düsturumuz Kur'an'dır" diye haykırınız.
Sayfa 81 - uysal
Çocuğun noksanlığını anlaması, ruhsal bir haldir (aşağılık duygusunu doğurur). Bu hal bazı çacukları ahlâki, marazi (veya onca beğenilen) sebepler veya terbiyeyle ilgili faktörlere, ya da ekonomik ölçülere iter (bu hususlarda ciddi bir sınır tanımayıp, hırçınlaşır) da noksanlığını (yani aşağılık duygusunu) kapamaya çalışır. İhmal edildiği takdirde, bu çocuğu bağlayıcı, saptırıcı, rezil bir hayata döndürücü, suç ve cinayetlere itici bir rol oynayacağından en tehlikeli bir duygudur.
Sayfa 342
"Sen bir kavme akıllarının almayacağı bir hadisi nakledersen bu onlardan bazıları için fitne olur."
Sayfa 88 - uysal
174 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.