Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Abdulvahhab el-Efendi

Abdulvahhab el-EfendiNasıl Bir Devlet yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
5
Okunma
0
Beğeni
489
Görüntülenme

Öne Çıkan Abdulvahhab el-Efendi Gönderileri

Öne Çıkan Abdulvahhab el-Efendi kitaplarını, öne çıkan Abdulvahhab el-Efendi sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Abdulvahhab el-Efendi yazarlarını, öne çıkan Abdulvahhab el-Efendi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
   "Mevcut sisteme ahlaki eleştiriler getiren İslam, sistemin kuyusunu kazmaya devam edecektir. İslam'a cevap, ideoloji seviyesinde aranmalıdır ve şu ana kadar da hiçbir cevap yeterli olamamıştır. Batı, bütün Müslüman dünyayı işgal etti ve büyük bir kısmını yıllarca idare etti. Komünizm ve enternasyonalizm adına Müslüman Orta Asya yıllarca işgal altındaydı. Ancak bütün bu inanç ve hareketler tarihe karıştı. Sadece İslam hala çok kuvvetli. Tartışma burada da sona ermeyecek."
"İslam devletinin amacı, mümkün olan her yolla fazileti teşvik etmek ve faziletsizlikle savaşmaktı. Bu kabulden yola çıkarak Mevdudi, İslam devletinin komünist ve faşist devletlere benzer bir şekilde totaliter olması gerektiği sonucuna vardı. İslam Devleti insanların ırk ya da sınıf değil, sadece inanç temelinde vatandaşlık hakkını kazandığı ideolojik bir devletti."
Reklam
"İran örneği, kendilerinin bile bağlı olmadıkları idealler adına, küçük bir insan grubunun iktidarı tekellerine alabileceğini gözler önüne serdi. İran rejimi pek çok kimse için zorbalıktı ve yöneticilerle aynı görüşleri paylaşmayan sıradan Müslümanlar için itiraz hakkı bulunmuyordu. Anayasa masum (hata yapmaz) imama çok yakın bir lider tarafından belirlendiği için, hükümetin despotik davranışının nasıl düzeltilebileceği sorusu tam olarak sorulamadı bile."
"Mısır'da 1928'de genç bir öğretmen olan Hasan El Benna tarafından kurulan Müslüman Kardeşler böyle bir atmosferin ürünüydü. Hz Peygamberin 622'de Medine'de siyasi otoriteyi üstlenmesinden sonra ilk defa İslam, devletsiz bir din, vatanını arayan bir ideoloji oldu."
"1924'te Türkiye'de hilafetin ilgasını izleyen dönem, Müslümanlar için derin bir ızdırap ve şaşkınlık dönemiydi. İslamın doğuşundan sonra ilk defa inananlar, inançlarının koruyuculuğunu iddia eden merkezi bir otoriteden mahrum bırakıldı. Daha önceki sıkıntılı zamanlar gibi, trajedi psikolojisi pek çok potansiyel reformcuyu aksiyona itti."
"Müslüman dünya içinde, şimdi yeryüzünün en bozuk rejimleri vardır. Üstelik düşmanlarına karşı mücadelede hemen hemen hiç gelişme kaydedemediler. Aslında bu duruma yol açan, bu rejimlerin ta kendisi. Halklarının güvenini yitiren despotik rejimler, iktidarda kalmalarını, kendileriyle mücadele etmeleri gereken aynı düşmanlara borçlular."
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
"Mevdudi, Müslüman milliyetçilerin, Müslümanları İslami devlete götürebilecek milliyetçi bir temel üzerine kurulu devlet iddialarını reddettikten sonra, İslam devletinin Hilafet ilkesine dayalı ortak bir ibadet eylemi olduğunu ileri sürdü."
   "İç düzendeki yetersizlikler, uluslararası alanda artan prestij ve başarılarla gözden kayboldu.      Samimi müslümanlar, iktidarı elde etmek için yabancı kafir güçlerle işbirliği yapan vicdansız prensler tarafından düş kırıklığına uğratıldılar. Özellikle 11. yüzyılın başından itibaren çöküş aşamasında olan Endülüs'ün savaşan sultanları, yaşanan skandallara bir örnek teşkil ediyorlardı. 16.yüzyıldan sonra Müslüman sultanların kafirlerle işbirlikleri, istisnadan çok bir kural haline gelmişti. Batılı güçlerle imzalanan anlaşmalar onlara adaletsiz bir avantaj sağlıyor ve giderek Müslüman devletlerin bağımsızlık ve bütünlükleri aşınıyordu."
"İslam devletinin bir demokrasi olamayacağı, zira demokrasinin halkın iradesini, şeriat dahil her türlü hukukun üzerine çıkarma anlamına geldiğini öne süren aşırı titiz teorisyenlerin iddiaları mesnetsizdir. Şayet bir İslam toplumu şeriatı reddederse, zaten o toplum tanım gereği İslami değildir ve bu yazarların tezleri böyle bir toplum için geçerli olamaz. Ancak geçmişte olduğu gibi, İslam toplumunda bir takım başka ihtilafların çıkması kaçınılmazdır. Demokrasi, bu ihtilafların üzerinde anlaşılan, eşit ve adil bir prosedürle barış içinde çözülebilmesi demektir."
Sayfa 113Kitabı okudu
Bir de bu var.
"O halde Müslümanın savaşımı, bir şey için bireylerin herhangi bir eyleme zorlanamama hakları, başka bir deyişle demokrasi için olmalıdır. Bu özgürlük içinde toplum kendisini bulacak ve ahlaki durumunu düzeltecek, ardından da Peygamberi toplum modeline dayalı bir devlet kuracaktır."
Sayfa 111Kitabı okudu
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.