16 Nisan 1922 tarihinde Elazığ'da doğdu. Yazar Mahmut Yesari'nin oğludur. Ortaokulu terk ederek okul yaşamına son verdi. Kendi kendini yetiştirdi. Tiyatro ve sinema oyunculuğu da içinde olmak üzere birçok iş yaptı. Yazılar yazdı, kitaplar hazırladı. Birçok çeviri yaptı. Bazılarını Muzaffer Ulukaya takma adıyla imzaladığı iki yüz kadar dedektif romanı (büyük bir bölümü sahte Mike Hammer romanları) yazdı. Tanin, Son Havadis, Hürvatan, Dünya gazetelerinde ve Hayat dergisinde gazeteci-yazar olarak çalıştı. Dergi ve gazetelerde magazin, sinema eleştiri yazıları yazdı. Gazetecilik dışında zaman zaman aktörlük yaptı; İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda, özel tiyatrolarda ve filmlerde rol aldı. Radyo oyunları ve skeçler kaleme aldı. İTÜ Televizyonu’nda yayımlanan ilk yerli TV oyununun senaryosunu yazdı. Düşünce Tiyatrosu adını verdiği tiyatroda diyalogu kaldırıp piyes kahramanının düşüncelerini spikerin ağzından aktaran bir tekniği ilk uygulayan oyun yazarı olarak ün kazandı. Bu tür tiyatro üzerine kurumsal yapıtlar da yayımladı.
Ağustos 1989'da yaşama gözlerini yumdu
kendi kendine konuşmak... kendi kendine yüksek sesle konuşmak... kar şında biri varmış gibi konuşmak ve kendini buna inandırmak... karşında biri varmış gibi ölçülü konuşmak... bi kadınla konuşurmuş gibi kibar davranmak... boşlu ğu bi sevgili gibi kucaklayıp öpmek... ve... kendin le çatışmak... küfür etmek... havaya yumruk salla mak... bağırmak...
Hayatı bir pencere kenarından izlemek... Hem herkesi tanımak hem herkese yabancı...
Tiyatro oyunu olarak izleme şansını da bulduğum oldukça güzel bir eserdi. Yalnızlığı ele alış şekli ise oldukça farklıydı. Hem herkesi tanıyıp hem de kimse tarafından bilinmeyen bu adam belki de günümüz insanının kalabalıklar içerisindeki yalnızlığının bir yansımasıydı kim bilir...
Ahmet Rasim bilenlerin kolaylıkla yazara adapte olmaları söz konusu. Hemde konu eski İstanbuldaki olan biten yaşananlar olunca ortaya son derece lezzetli bir kitap çıkıyor. Keyifle okudum.
Üniversite yıllarında kurucularından olduğum tiyatro ekibimizle oyununu çalışmıştık. Daha sonra onlar oyunu sergilemişlerdi. O yüzden benim için her zaman değerlidir. Bildiğim kadarıyla ilk sessiz tiyatro. Düşünce tiyatrosu olarak geçiyor. Oyuncu sahnede role hayat verirken bütün oyun dışardan seslendiriliyor. Tiyatro textimi yok etmişlerdi kitabını bulabilir miyim bilmiyorum. Ama bir gün tekrar ulaşırsam texti anı kitaplığıma ekleyeceğim.