Uzağına düşmüş bir dağ bil beni,
Kopar feryadını, sapla bağrıma!
Yüzüme haykır bütün derdini,
Sakınma, düşünme, gitsin ağrıma.
Dağ olmayı isteyen bendim.
Bir öksüz çocuğun bakışındaki
Kuş ürkütmeyen seste tükendim.
Camda aksimiz kalmış, rüzgârda düşümüz
Hüzne batmış sonbaharda son gülüşümüz
Sen bir şiir okumuşsun gözlerini kapatıp
Ben bir hayal kurmuşum içine seni katıp
Hayalimiz hatıra olmuş
Umudumuz kayıp…
Baharmış, sabahmış, yağmurmuş, unutmuşum
Dalların sırt döndüğü
uçmak bilmez bir kuşum
Bir gece rüyamda
ben bir hayal bulmuşum
Kanadıma sardığım
merhemin özü senden
Hangi yana baktıysam
umudun yüzü senden
Bir bak avucuna
bir şey kaldıysa benden
Yele ver, suya bırak, ateşe at,
biteyim.
Çok şeyler yitirdim,
bir kez de ben yiteyim
Düşler kurardık, içinde aşk geçen…
Hiç pişman olmadık zira bir güzeli sevdiğimize.
Bahar mıdır, yağmur mudur, yıldız mıdır, ay mıdır?
Bilmek ne mümkün şu vakitte isminizi.
Ve zaten isminizden ziyade hayalinizdir,
Süsleyen düşlerimizi.
O bir fırtınaydı ben bir yaprak
Sessizce bekledim akıbetimi
Kapattım gözlerimi
Kimse anlamasın diye niyetimi
Şimdi sen söyle
Ey aynadaki hâkim
Beni bozguna uğratan
Kalbime bir kelebek katan
Bu peri de kim
Bir rüya mıydı yoksa gerçek mi?
Ebediyen sürecek mi?
Hemen bitecek mi?
Ve birgün neşem mi endişem mi dolduracak âlemi?
Bir cevap ver, ferahlat
Sonra ister beraat ver
İster kır kalemi...