İnsanı güçlü kılan ben demesi değil biz demesidir. Bence insan şunu oldum, ben buyum demesi yerine şu grubun ayrılmaz parçasıyım demeli. İnsan mutlaka bir yere ait olmalı. En ali başarılar iyi motive olmuş, çalışma düzeni ve ivmesini kontrol edebilen gruplardan gelir. Birlik her zaman aynı frekansta aynı ritim ile çalışmayı gerektirir. Başarı önündeki engelleri yok saymak, yol muhasebesi yapılmamış, ön etütsüz yola çıkmak çalışma şevkimizi kırar ve grubumuzu yıpratır. Noksanlıklar elbirliğiyle tamamlanır. Mesele gol atmak değil pas verebilmektir. Birisi gruptan düştü mü yerine bir başkası gelir. Hayatta tek kalan insanlar yükleri altında ezilmeye mahkumdur. Gelin biz olalım. Bir olalım, diri olalım...
Denizi severim, tuzu olmasa
Baharı severim, yazı olmasa
Güzeli severim, nazı olmasa
Olmasa kardaş olmasa, olmasa
Her güzelllikde canımız yanmasa
Yolu severim, yokuşu olmasa
Odu severim, yakışı olmasa
Dostu severim, bakışı olmasa
Olmasa kardaş olmasa, olmasa
Her dost elinde canımız yanmasa
Hayat severim, yaşlısı olmasa
İşi severim, başlısı olmasa
Fikri severim, yanlısı olmasa
Olmasa kardaş olmasa, olmasa
Her muhabbette canımız yanmasa
Gülü severim, dikeni olmasa
Teli severim, bükeni olmasa
Derdi severim, çekeni olmasa
Olmasa kardaş olmasa, olmasa
Her çile için canımız yanmasa
Korkma bu mezarlıktan,
Burası ruhsuz bedenlerin bırakıldığı yer.
Onlar bir topraktan farksızdır.
Korkacaksan ruh ve bedeni
Bir arada olanlardan kork.
Çünkü seytan onlari yalnız birakmaz...
Iyilikte kötülükte onlardan gelir.
Mutluluk hayallerin gerçekleşmesi, beklentilere kavuşmak mıdır? Yoksa yıllardır emek verilen bir işin finalini olumlu sonuçlandırmak mıdır? Mutluluk üstümüze çöreklenen yükleri kaldırmak, sorumlulukların ve zorlukların üstesinden gelmek mi? Hayat zoruyla, kolayıyla uzerinde yürüdüğümüz engebeli bir yoldur. Mutluluk ise bir an evvel kalkacağımız hayat koltuğuna aynı istikamette, aynı amaçla yürüyecek birini otutturtmaktır. Kısacası mutluluk sevdiklerimizin ayakta kalmayı başardığını görmektir.