Öncelikle yazar, Akçura'nın hayatını ve faaliyetlerini daha açık ve geniş bir biçimde okurlara sunmak istediği için doğal olarak oldukça eski kaynaklara başvurmuştur. Bu nedenden dolayı kitabın, daha doğrusu kitaptaki alıntıların dili biraz ağırdır. İçerisinde eski türkçeden kelimeler barındırır. Sözcük anlamları araştırılarak okunursa hem kitap daha sağlıklı anlaşlılmış olur, hem de okur kelime haznesini az da olsa genişletebilir. Ayrıca kitapta, dönemin Rusya boyundurluğu altındaki Türk topluluklarının daha rahat ve özgür bir yaşam sürmesi için başta Yusuf Akçura olmak üzere değerli Türk büyüklerinin hem yurtiçi hem de yurt dışında verdiği uğraştan detaylıca bahsediliyor.
Büyük Türkçü Yusuf Akçura'yı saygı ve sevgiyle anarken incelemeyi kitaptan bir alıntıyla birlikte bitirmeyi uygun buluyorum.
"İlim adamı, profesör, gazeteci, hatip, siyasî teşkilâtçı olarak hangi bakımdan incelersek inceleyelim, onu hep aynı yol üzerinde buluruz: Türk milliyetçiliği. Onun hangi kitabını, hangi makalesini, hangi nutkunu tahlil edersek edelim, onun hep aynı gaye için çırpındığını görürüz:
Türkçülük. Ona nerede raslarsak raslayalım, Paris’te, Kazan’da, Kırım’da, İstanbul’da, Berlin'de, Lozan’da, o hep aynı ülküyü aynı heyecan, aynı samimiyet, aynı ciddiyetle yükseltmek için çırpınmıştır: O bütün Türk milletinin milliyetçisi idi."