1996 yılında Manisa’nın Gördes ilçesinde doğdu. İlköğretimi burada, liseyi Uşak’ın Eşme ilçesinde tamamladı. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet bölümünden mezun oldu. Denizli’de bir kamu kurumunda Sosyal Hizmet Uzmanı olarak çalışmaktadır. 2018’de bir grup arkadaşıyla Deruhte Dergi’yi kurdu. Hâlâ aynı dergide öykü editörü olarak görev yapmaktadır. Öyküleri Firuze Fanzin, Deruhte, Üslûp, Temmuz, Ze, Edebistan, Trendeki Yabancı, Muhayyel gibi dergi ve mecralarda yayımlandı.
Bazı sihirli kelimeler vardır. İşte bunlardan birisi: Baba. İnsanın hayatında olunca güven verir; insanın kendisi baba olunca, ona olgunluk, ağırbaşlılık verir.
Bazı insanların başarısızlığından bizler de sorumluyuz. O kişinin başarısız olma kaidesi varmışçasına davranıyoruz, o kişiyi başarısız olmaya mahkûm etmeye çalışıyoruz. Başarma potansiyellerini görmezden gelip başardıklarında altında bir neden arıyoruz.
Esselamu Aleyküm. Kamil abi, Portakal sulu ördek yayınında bu kitaptan "Bir Park Seyranı" bölümünü okumuştu. (en sevdiğim öykü olabilir) Hoşuma gitmişti ve psördekten almak nasip oldu kitabı :) Kitap kısa kısa öykülerden oluşuyor. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen güzeldi. Samimi geldi bana kitap. Ankarada yazılmış olması ( bazı kısımları, aşağı eğlence gibi) çok hoş :) (Üzgünüm ama daha fazla yazamıyorum, aklım çok karışık, zaten inceleme yapmayı pek beceremiyorum) Bazı yerlerinde gözlerim doldu. Bana sorarsanız okuyunn! <3
Yazarı doğumundan beridir tanırım, daha doğrusu tanıdığımı sanıyordum. Meğer ne kadar yüzeysel bir ilişkimiz varmış; iç dünyasından, hayallerinden, yaşadıklarından haberim yokmuş.
İnceleme yazma işinden anlamam ama bu kitap için bir iki şey söylemezsem içimde ukte kalır.
Yazarın kitabının çıktığını duyar duymaz sipariş verdim ve bir çırpıda okudum. İlk hikayeyi (kapkaraydınlık) okurken sanki köyümüzdeydim. Mekanlar, isimler, dertler, çileler hep tanıdık… Sanki o anlatırken birlikte mekanları geziyorduk. Hikayedekiler annem, babam, dedem hep bizimkiler sanki. Maden yolu, kahvelerin önündeki dut ağacı, tütün, halı dokumak, 13-14 yaşında tarlaya işe giden ve traktör kullanan çocuklar… Çocukluğum…
“B” ‘nin hikayesini okurken ağladım. “B” bu kadar güzel anlatılabilirdi. Toplumun “B” ‘ye bakışının anlatıldığı bölümlerde içten içe utandım… Aslında “B” ile ilgili çok şey yazmak istiyorum ama madem yazar söz vermiş “B” ‘ye bırakalım o yazsın her şeyi…
Genel olarak hikayelerin kurgusunu ve akışını beğendiğim. Favorilerim; “B”, Kapkaraydınlık, Hoca Bekir ve tabiki Yeni Yeni Masalsı Şeyler. Yazarın yaşının ilerlemesi ile hikayelerindeki konuların çeşitleneceğini düşünüyorum. Bundan sonra çıkacak kitaplarını sabırsızlıkla bekliyorum.
Son olarak şu kelimeleri bir kitapta görmek çok keyif verdi; kezek, minnat, ısran, filgi, karavil ( ben hep garavil diye okuyacağım :) )
Bu içten hikayeler için teşekkür ederim.
Yeni bitirdim ve sıcağı sıcağına birkaç cümle kurmak istedim. Farklı hikâyelerden oluşan kitap okudukça insanın okuyasını getiriyor, böyle olunca da sona ulaşmadan elinizden bırakmak istemiyorsunuz(Ben öyle hissettim aslında :) ). Hikayelerin konuları öyle hayattan ki bir yerlerden sizi de yakalıyor ya da toplumun kanayan bazı yaralarına yer veriyor ve sizler de bu yaralara kayıtsız kalamıyorsunuz.
Okurken anlatılan mekanları hayal ettim, gezdim... Bildiğim mekanları(Hamamönü, Tacettin Dergahı) tekrar zihnime getirdim, bilmediklerimi de hayal gücüm yettiğince canlandırmaya çalıştım. Kimi yerde güldüm kimi yerde gözyaşlarımı tutamadım(Cam Bardak, Bir Yırtık Çizme, Hoca Bekir). Bir de kitapta hikayelerle ilgili mekanların ve tarihlerin not düşülmesi benim için manidardı.
Yazarın bu ilk kitabı yüreğimize dokunacak sıcaklıkta. Sizlere de tavsiye ediyorum.
Yazar Ahmet Yetik Bey'in eline, yüreğine kalemine sağlık.