Alan Swingewood, 9 Ağustos 1938 yılında Staffordshire'da doğmuştur. Doktorasını Londra Üniversitesinde yaptıktan sonra 1968 yılından itibaren London School of Economics'te sosyoloji dersleri vermiştir.
1987'de Kıdemli Öğretim Görevliliğine terfi etti ve Bölümde aralıksız otuz iki yıl geçirdikten sonra 2000 yılında altmış iki yaşında erken emekli olarak ayrıldı. Edebiyat sosyolojisi, sosyolojik teori ve kültür üzerine kitaplar yayınladı. 1970'ler onun için özellikle verimli geçti.
Sosyolojik teori, sosyoloji tarihi, Marksizm, kültür ve edebiyat sosyolojileri alanında birçok esere ve makaleye imza atmış olan Alan Swingewood'ın Kültürel Teori ve Modernite Sorunu adlı iki önemli kitabı bulunmaktadır.
"Toplum ilerledikçe, diğer işler gibi, felsefe veya fikir yürütme de, yurttaşların belirli bir sınıfının başlıca ya da tek uğraşı ve mesleği haline gelmekte ve bu alan, çok sayıda farklı alt kollara ayrılmaktadır."
Demokratik toplum, ahlaki yükümlülüğün kaynağının sivil toplum kurumlarından geldiği, toplumsal dayanışmanın kaynağının içkin olduğu, dışsal olarak, yukarıdan dayatılmadığı bir toplumdu.
Daha evvel Sosyal Düşünceler Tarihi ile ilgili bir öneri listesi paylaşmıştım, şuradan ulaşabilirsiniz: #28075493 Beklemediğim bir ilgi görmüştü. Toplumbilim ile ilgili de bir liste paylaşacağımı söylemiştim. Listeyi bulmam epey uzun sürdü. İlgililer için paylaşıyorum:
1)
Alan Swingewood'un bu kitabı 1980'lerde yazılmasına rağmen hâlâ üniversitelerde referans olarak okutuluyor. Ki sosyolojinin geçmişten günümüze geliş süreci çok güzel özetleyerek anlattığı için başlangıç olarak okunabilecek çok güzel bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Özellikle Giambatista Vico'dan ve Antonio Gramsci'den bahsettiği bölümleri çok beğendim.
《☆☆☆》
Weber'e göre, parlamenter demokrasi etkileri bakımından büyük ölçüde pasifti; halk kitleleri eğitimsiz, politik açıdan cahil ve akıllıca politik yargılar oluşturmaktan acizdi. Demokrasinin gerçek amacı, kitleler üzerinde kişisel yetenekleriyle politikalarla değil, önderlik kurmayı başaran karizmatik liderlerin çıkarılmasıydı.
Tarihsel bir grafik akışında öncüleri aktarıyor ama aynı zamanda konular içinde karşılaştırmalar, yorumlar da pek fazla. Karşılaştırmaları daha kolay kavramak için konulara bir bütün olarak hakim olmak gerekiyor. Önemli tarihsel kişilikleri, kavramları çok detaya girmeden tanıtma sağlanmış. Konuya ilgisi olanlar konulara kendi özelinde ek olarak detaylandırabilir. Bu kitabı referans alıp, sunduğu tarihsel kişiliklere ek olarak farklı kaynaklardan bakarak sosyolojiye kaba taslak hakim olunabilir.
Kitap sosyolojiye bir bütün olarak bakma fırsatı sunduğu için az çok işleyişini de kavrayabiliyorsunuz.
Tümdengelim-tümevarım metodolojisini kullanıyor.
İfadeleri okurken “ya bu felsefe diyorsun” ama aslında değil, konuyu felsefenin kucağına bırakıp geri dönüyor. Tam bu psikoloji, siyaset, ekonomi diyeceksin, onları da ait oldukları yere ulaştırıp, derine inmeden uzaklaşıyor.
Yani özetle; sosyoloji, diğer tüm bilimsel, ideolojik dallar arasında iletişimsel bir ağ. Onların içinde doğan ama sadece dıştan gözlemleyen, toplumun psikoloğu konumunda.
Güzel bir yol haritası kitabı.