Aslen Erzurum kökenli olmakla beraber, ailesinin Azerbaycan üzerinden İran’a zorunlu olarak göç etmesi ile hayata Tebriz’de başladı. Küçük yaşlardan itibaren babasından dinî ve sosyal eğitim aldı.
Babası, 1944-1946 yılları arasında, Rusların Tebriz’i işgali sırasında, işgale direndiği için, Ruslara esir düştü. Şans eseri hapishaneden kurtuldu, fakat, yaşadıklarından dolayı ağır bir şekilde hastalandı ve ölüm yılı olan 1954’e kadar hasta yatağından çok fazla kalkamadı. Ali Polat, babasını kaybettiğinde 10 yaşındaydı. Babasını çocuk yaşta kaybetmek erkenden hayata atılmasına neden oldu. Kendi ekmeğini kazanmak için küçük yaşlardan itibaren, birçok işte çalıştı.
Keşke istirahat edecek bir yer olsaydı.
Ya da bu uzun yolun sonu olsaydı.
Keşke yüz bin yıl sonra toprağın bağrından,
çimen gibi yeşerme ümidimiz olsaydı.
Otobüsün geçmediği bir yerdi
Yol bile değildi aslında
Zaten, gitmekte değildi benimkisi
Yüreğimin rehin kaldığı yerden, bavullarımı almaktı
Hem, insan yarasından ne kadar uzağa kaçabilir ki
Hayyam'ın şiirlerinde temel konu, ötedünya (ahiret) değil, içinde yaşanan, henüz duyularla özümsenen ve algılanan evrendir. Evrene gerçekçi bir açıdan bakar. Onun için yaşamın asıl amacı mutlu olmak, usla bağdaşmayan her türlü inanç ve geleneğin etkisinden kurtulmaktır..
Kitap Hayyam' ın kısa bir biyografisi, yaşadığı dönem toplumsal ve siyasal gelişmeler ve hayat verdiği eserlerini kısaca tanıtan bölümlerle başlıyor, sonra Rubailere geçiş yapıyor.
Hayyam' a zaten bir şey diyemem, o sözün, kelamın ötesine geçmiş ama o minyatürler !!! Hiç beklemediğim olağanüstü bir ruh hali ve keyif şöleniydi.
Genellikle pastel renklerle oynanarak özenle yapılan minyatürlere bayıldım. Hele o çizimlerde yer alan zerafet ve şiir gibi anlatım yok mu? Desenler birbiri içinde eriyor ve yeni bir ilham uyandırıyor.
Kitabı okursanız minyatürleri şöyle bir de yakından inceleyin muhakkak. Çizilen desenlerin birbiri içine geçmiş fakat ayrı hikayeler anlatma hali bana biraz Salvador Dali' yi çağrıştırdı...
Bir yandan Rubailer, diğer yandan görsel şölen, Hayyam gibi sarhoş oldum.
Kitap keşke benim de olsaydı !!!
Ali Polat ' ın da elleri dert görmesin harika bir çeviri yapmış. Rubailer sanki orjinal olarak Türk dilinde yazılmış hissettiriyor.
Peki hala ne bekliyorsunuz ? Okuyun :)
Meşhur Ömer Hayyam rubaileri yanında İranlı ressamlardan efsane resimlerle kolleksiyonluk bir kitap. Her rubainin arkasından gelen resimlerle rubailerin ruhunu tam anlamıyla hissedeceksiniz.