Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Alice Roberts

Alice Robertsİnsanın İnanılmaz Yolculuğu yazarı
Yazar
9.0/10
2 Kişi
14
Okunma
1
Beğeni
553
Görüntülenme

Alice Roberts Sözleri ve Alıntıları

Alice Roberts sözleri ve alıntılarını, Alice Roberts kitap alıntılarını, Alice Roberts en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gerçi nihayetinde, her ne kadar kendimizi özel bir yerden geliyormuş gibi hissetsek de genlerimiz atalarımızın daha çeşitli ve ilginç olduklarını göstermektedir.
AFRİKALI KÖKLERİMİZ
Her ne kadar dıştan farklı gözüküyorsak da aslında genetik seviyede hepimiz benzeriz.
Reklam
Amerikan megafaunasının izinde: La Brea Katran Çukurları, Los Angeles
"Peki bu çukurdan çıkardığımız bu fosiller kaç yaşında?" "En altdakiler 40.000 yaşında. Ve aslında fosilleşmiş değiller. Hâlâ kemiktirler, bu sayede inanılmaz ayrıntılar elde edebilirsiniz."
Sayfa 367Kitabı okudu
Evenkilerin et yönünden zengin diyetleri, Batı perspektifli değerlendirildiğinde garip ve sağlıksızdı ancak Evenkilerin bu zorlu çevrede ihtiyaçlarının tam da bu olduğuna dair kanıtlar vardı. Vücutlarımız, metabolizmamızın bir yan ürünü olarak, sürekli ısı üretir. Evenkilerin metabolik hızının, muhtemelen yüksek tiroid hormon seviyelerinden dolayı, çok yüksek olduğu bulunmuştur. Evenkilerin tiroid hormonu seviyeleri üzerinde yapılan bir çalışmaya göre, protein tüketimleri ve toplam enerjileri arasında bir bağıntı vardır. Evenkilerin enerjilerinin büyük bölümü yağ ve etten gelmekteydi. Bolca geyik eti ile beslendiklerinden dolayı bu şaşırtıcı değildir. Görünüşe göre çok fazla -özellikle de çok et- yemek tiroid bezini daha fazla hormon üretmeye teşvik edebiliyor. Sonuç: artmış metabolik hız ve ısı üretimi. Sanki vücuda öyle bir yakıt yüklemesi yapılmıştır ki bir kısmını ısı olarak "atığa" çevirmeyi göze alabiliyordur. Ancak Kuzey Sibirya'da bu atık hayatta kalmak için önemlidir.
Sayfa 211Kitabı okudu
Gelişimin karmaşık desenini çözmek ve hangi genin hangi motiften sorumlu olduğunu bulmak, 21.yüzyılın oldukça heyecan verici bir araştırma alanıdır.
Sayfa 226Kitabı okudu
Kuzey iklimlerinde daha soluk ten seçilimde baskın bile olmuş olabilir. D vitaminini yediklerimizden almakla birlikte, gün ışığı sayesinde derimizde de sentezleriz. Gün ışığının kuvvetli olduğu yerlerde, kuyu ten yeterli miktarda D vitamini üretebilir. Ancak insanlar kuzeye doğru ilerledikçe, kuyu ten renginden dolayı derinin D vitamini sentezlenmesi zorlaşacağından, gün ışığı kaynaklı derinin zarar görmesi daha önemsiz bir sorun olmuştur.
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
Sadece bu da değil, patlamış parçacıklar fırınların yapısına kolayca eklenebilirdi. Bu, binlerce ve binlerce yıl sonra, kırık boruların fırına eklendiği kil boru fırınlarda görülmüş bir şeydir.
Sayfa 308Kitabı okudu
YENİ DÜNYA: İLK AMERİKALILARI BULMAK
200.000 yıl sonrasına gitmek ve torunlarımızın ne durumda olduklarını görmek bence büyüleyici ancak muhtemelen oldukça korkutucu olurdu. Umarım türümüzü yok etmeyi başarmayız. İklim değişikliğinden dolayı oluşan hasarı azaltmanın yolunu bulacağımızı ve bu kadar yüksek miktarda CO2 salınımını önleyecek yeni teknolojiler geliştireceğimizi düşünmek istiyorum. Uzak görüşlü ve yüce gönüllü siyasetçiler gerekecektir bunun için. Paleolitik bedenlerimize ve çevremize daha iyi bakmayı isteyeceğimizi umut ediyorum. Ve elbette edebiyat, müzik, sanat ve bilimdeki başarılarımızın gelecek nesillere aktarılacağını ve üstüne konacağını düşünmek harika olurdu. Bana göre geçmişten alınan dersler bize iyimserlik için bir temel sağlamaktadır. Her şeyden öte, bizler hayata tutunanlarız. Ancak belki de yakın gelecek daha az parlak olacak ve medeniyetlerimiz çökecektir. Torunlarımız sonunda atalarınızın izinden gitmek, bir daha avcı toplayıcılar olmak zorunda kalabilirler.
Sayfa 399Kitabı okudu
VAHŞİ BATI: AVRUPA'NIN KOLONİLEŞTİRİLMESİ
Her ne kadar, binlerce yıl içinde, iki popülasyon arasındaki etkileşimleri özetlemek zor —hatta imkansız— olsa da "Neden biz hayatta kalmışken Neandertaller yok olmuştur?" sorusu hâlâ geçerlidir. Her iki türün üyeleri yüz yüze gelmemiş olsalar da bölgede halen rekabet içindeydiler. Ve insanların daha esnek teknolojiye, muhtemelen kültürel ve karmaşık sosyal ağlara sahip olmasını içeren, farklı hayatta kalma stratejilerine dair arkeolojik kanıtlar da nihayetinde neden bizim bugün burada olup, Neandertallerin olmadıklarını açıklayabilir.
Sayfa 286Kitabı okudu
VAHŞİ BATI: AVRUPA'NIN KOLONİLEŞTİRİLMESİ
İnsanların kuzeye doğru, Türkiye'ye yayılmalarını takip etmek problemli olmuştur. Türkiye'nin paleolitik dönemi uzun süre karanlıkta kalmıştır. Bunun en önemli sebeplerinden biri, Türkiye'de nispeten çok az arkeolojik araştırma yapılmasıdır. Türkiye'deki birçok paleolitik saha, taş aletlerin yüzeyde bulunduğu arkeolojik buluntu yerleridir. Görece çok azı kazılmıştır, ancak son yirmi yıldır arkeologlar bu açığı kapatmak için çabalıyorlar. Bu sayede bazı ilginç keşifler ortaya çıkmıştır, bunlar da bize ilk Avrupalı yerleşimcilerin yolculuğunu takip etmemiz konusunda yardımcı olmuştur.
Sayfa 253Kitabı okudu
Reklam
ATALARIMIZIN AYAK İZLERİ: HİNDİSTAN'DAN AVUSTRALYA'YA
Malezya'da içinde beyazlaştırıcı maddeler olan nemlendiriciler rağbet görürken İngiltere'de içinde bronzlaştırıcı maddeler olan nemlendiriciler rağbet görür. Hepimiz, evrimin yaşadığımız iklimlere göre bizlere uygun gördüğü deri renklerinden memnuniyetsiz gibiyiz. Ancak Stephen'a göre, belirli bir deri rengine olan rağbetin sadece 'farklı' görünme arzusundan öte dürtüleri olabilir. Deri rengi, etnik açıdan karışık bir popülasyonda kültürel ve ekonomik tarihle ilgili olarak, sosyal statü ve zenginlik algılarıyla bağlantılıydı. Dolayısıyla deri rengi ayrıcalık işareti olarak algılanabilirdi. Stephen'a göre ayrıca, deri rengi çeşitlilik göstermeseydi ayrıcalıklı davranışın üzerine temelleneceği başka şeyler bulurdu.
Sayfa 123Kitabı okudu
ATALARIMIZIN AYAK İZLERİ: HİNDİSTAN'DAN AVUSTRALYA'YA
Deri rengiyle ilgili bütün bu tartışmanın ardından, cinsel seçilimin ve çekicilik algısının etkilerini de merak etmeye başlamıştım. Hem Hindistan hem de Malezya'daki ilan panolarında gösterilen insanların, sokaklarda gördüğüm gerçek insanlardan çok daha soluk deri rengine sahip olduklarını fark etmiştim. O istek uyandıran vücutlar genç, ışıltılı ve neredeyse beyaza yakın solgunluktaydı. İngiltere'de bizlere sunulan "beyaz" güzellik imgeleri, sokakta görülen Anglosaksonların çoğundan elbette daha koyu tenlidir.
Sayfa 123Kitabı okudu
AFRİKALI KÖKLERİMİZ
Uluslararası yarışmalarda, Afrikalı atletler uzun mesafe koşularında üstündürler. Araştırmalara göre bunun birden çok sebebi vardır. Elit Afrikalı koşucuların, Afrikalı olmayan koşuculara göre yorgunluğa karşı dirençleri daha yüksektir. Bünyelerinde yorgunluk baş göstermeden önce yüzde 20 daha uzun mesafe koşabilirler. Bunun sebeplerinden biri kasların yapısındaki farklılıklardır. Vücut kütlesi de önemli bir etkendir. Daha büyük ve ağır koşucular, sıcak bir havada, ısıyı daha ufak koşucular kadar etkili uzaklaştıramaz ve aşırı sıcaktan dolayı tükenme noktasına daha hızlı ulaşırlar. Aralarında Cape Town Üniversitesinden Tim Noakes'un da bulunduğu, spor üzerine çalışan bir grup bilim insanının yürüttüğü bir çalışmada, soğuk koşullarda bile iri, beyaz (Avrupalı) atletlerin daha çok terlediği ve nabızlarının ufak tefek Afrikalı koşuculardan daha yüksek olduğu ortaya konmuştur. Sıcak havalarda, beyaz atletler Afrikalılara oranla daha yavaş koşuyorlardı. Bu büyüleyicidir; çünkü buna göre deneyimli atletler sıcak çarpması söz konusu olduklarıda sınırlarını "bilir" ve tempolarını ona göre ayarlarlar. Afrikalı koşucular beyaz atletlere göre aşırı ısınmadan, ortalamada 1,5 km/s daha hızlı koşuyorlardı.
AFRİKALI KÖKLERİMİZ
Sonuçlar açık bir şekilde etnik köken kavramının ne kadar öznel ve değişken olduğunu ortaya koymaktaydı. İnsan popülasyonları arasındaki benzerlikler ve farklar etkileyici olsalar da "ırk" fikri biyoloji bilimi açısından anlamsızdır. Irk, fiziksel özellikler, kültür, din ve doğum yeri karışımıyla oluşturulmuş bir kavramdır. Gerçi nihayetinde, her ne kadar kendimizi özel bir yerden geliyormuş gibi hissetsek de genlerimiz atalarımızın daha çeşitli ve ilginç olduklarını göstermektedir.
Tarımı keşfetmemiz ve nüfus artışlarının meydana gelmesinden bu yana kendimiz için sorunlar biriktirmiş olabiliriz gibi görünmekte. En ormanlık alanları tarım için yok ettik, pirinç yetiştirmek için büyük alanlara su bastık ve atmosfere gitgide artan miktarda karbondioksit saldık. İnsan yapımı bu sera gazları salımı ve karbon yutaklarının ortadan kaldırılması olmasaydı, önümüzdeki 50.000 yıl içinde büyük bir buzlanma devrine doğru dünyanın soğumasını beklemek akla yatkın olurdu. Ancak antropojenik küresel ısınmaya dair bilimsel kanıtlar artık reddedilmez haldedir ve bu bozulmanın ya da Chris Stringer'in dediği gibi "Dünyanın iklim makinasıyla oynamanın", uzun vadede doğal iklim çevrimleri üzerinde nasıl bir etkisi olacağını bilemiyoruz.
Sayfa 398Kitabı okudu
43 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.